UMUTLAR OLMAZSA, GELECEK OLMAZ

Gençlik umuttur, gençlik dinamizmdir, gençlik yeni fikirler demektir, gençlik gelecektir. Eğer bu ülkenin gençleri umutlarını kaybetmişlerse, ülkelerinin geleceğinden endişeleri varsa o ülkede gelecek olmaz.

Türkiye genç nüfusa sahip şanslı ülkelerden biri. Ülkemizde, lise eğitimi veren 10 binden fazla okul, 170’in üstünde üniversite ve bu eğitim kurumlarında öğrenim gören milyonlarca genç var. Milyonlarca eğitimli  genç nüfusu olan ülkemizde, gençlerimizin ülke sorunlarına bu kadar ilgisiz kalmaları sizleri de şaşırtmıyor mu? Beni çok şaşırtıyor  ama, aynı zamanda da çok endişelendiriyor.

Gerçi gençlerimize iyi örnekler bırakamıyoruz. Yakın tarihi inceleyen bir genç insan  idamları, cezaevlerini, askeri darbeleri, kavgaları görecektir. Ayrıca gençlerimizin geleceklerini garantiye alacak iş ve çalışma ortamının Avrupa standartlarının çok altında olduğunu ve bunların gençlerimizi endişeye sevk ettiğini de biliyorum.

Fakat gençlerimizin de bazı gerçekleri bilmeleri ve bu vatan toprağında, bu coğrafyada yaşamanın zorluklarını kabul etmeleri ve buna göre davranmaları gerekmektedir.

Cumhuriyetimiz ilan olunalı 87 yıl oldu. 87 yıl insan ömrü için çok uzun bir zaman olabilir ama devletler için çok kısa bir süredir. Ayrıca çok partili siyasi ha yata ve demokrasiye geçişimizin  henüz 60 yıllık bir geçmişi var.

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana yaşadığımız bazı zorlukları başlıklar halinde yazıyorum. Gençle rimizden ricam, bu olayları iyice düşünmeleri ve hangi şartlar altında bugünlere geldiğimizi anlamalarıdır. Buradaki amacım kesinlikle, geçmiş yönetimleri haklı çıkarmak değildir. Fakat bu ülkeye hangi şartlar altında hizmet edildiğini bilmek ve kişileri doğru bilgilerle yargılamak en temel insanlık görevlerimizdendir.

*Cumhuriyet ilan edildikten sonra, yokluk içinde yaşayan Türkiye Devleti o zor şartlar altında bile, Osmanlıdan kalan tüm borçlarını son kuruşuna kadar ödedi.

*Cumhuriyet kurulduğundan bu güne, 28  adet silahlı isyan oldu ve devlet bunları silah zoruyla bastırabildi.

*Türkiye’nin  o zamanki yetişmiş insan gücü kaynağı olan Üniversite mezunlarının tamamına yakını, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşında “şehit” oldular.

*60 yıllık demokrasi ha yatımızda üç askeri darbe yapılmış, yetişmiş  siyaset adamlarımız ot biçer gibi biçilmiş, her şeyde olduğu gibi siyasette de kalite gittikçe düşmüştür.

*1974 Kıbrıs çıkarması sonrasında uygulanan ambargo, Türkiye’yi ekonomik açıdan büyük sıkıntıya sokmuştur.

*Önce Asala Terörü, sonra da  dış destekli PKK terörü, 40 bin insan kaybımıza ve ülkemiz ekonomisinde kullanabileceğimiz 300 Milyar Dolarımızın yok olmasına  neden olmuştur ve ka        yıplarımız hâlâ devam  etmektedir.

*GAP (Güney Doğu Anadolu Projesi) tamamlandığında Türkiye’nin büyük gücü olacaktır. Bu projeyi engellemek için, hiçbir yabancı finans kuruluşu tek kuruş kredi vermemiş ve GAP tamamen ülkemizin özkaynaklarıyla yapılmıştır. PKK terörü de, dış ülkeler tarafından bu projenin engellenmesi için desteklenmiştir. Bu güne kadar harcanan para yaklaşık 30 Milyar Dolardır. Geçmişte yaşadığımız ve milletçe büyük bedeller ödediğimiz, enflasyonun en az % 10’u bu proje yüzündendir.

* 1. Körfez Savaşı’nın Türkiye’ye çok ağır maliyeti olmuştur. Bir taraftan bölgedeki ticaretimiz çok azalmış, diğer taraftan Saddam’ın baskısından 500 bin insan Türkiye’ye sığınmış ve bu olay da ekonomik ve güvenlikle ilgili bir çok problemi Türkiye’ye yüklemiştir.

*Balkanlarda zulme uğrayan soydaşlarımız, zamanın yönetimleri tarafından göçe zorlanmış, Türkiye Devleti, hem göçe zorlanan, hem de gerçek soykırıma uğrayan Balkanlardaki soydaşlarına kapılarını ve gönlünü severek açmıştır. Bu olayların ülkeye hem maddi hem de manevi çok büyük maliyeti olmuştur. 

*Irak’ın İşgali ve yanımızdaki savaşın da Türkiye’ye çok ağır ekonomik ve güvenlik bedeli olmuştur.

* Tüm bu olumsuzluklara, dışarıdan veya bizim hatalarımızdan kaynaklanan ekonomik krizlere rağmen, AKP İktidarının sattığı tüm dev eserler bugün eleştirilen o dönemlerde yapılabilmiştir. Türkiye, sanayi ürünleri ihracında, ürettiklerinin  % 85’ini AB Ülkelerine satacak kapasiteye erişebilmiştir. Ayrıca, içerden ve dışarıdan desteklenen terör olayları bahane edilerek, Türk insanının birbirine düşürülmesi, Türkiye’yi bir iç savaşa sürükleme tuzağına Türk Milleti hiçbir zaman düşmemiş, etnik kökeni ne olursa olsun, kendi insanını teröristten daima ayırmayı becermiştir.

 Bazılarını yazdığım bu olayların herhangi biri bir Avrupa Ülkesinin başına gelse, inanın o ülke tarih sayfasından silinip gitmişti.

Genç arkadaşlarıma yakın tarihimizde iki örnek gösterip, bazı ricalarım olacak;

*Hepimiz “Hey Onbeşli, onbeşli” adlı Tokat türküsünü biliriz. Biliriz bilmesine de hikayesini bilir miyiz? Osmanlı’nın son zamanlarında, emperyalist  devletlere karşı verilen mücadele sırasındaki savaşlarda o kadar çok şehit verilmiş ki, askere alma sırası, Hicri takvime göre 1315’lilere gelmiş. Yani, henüz 18 yaşına gelmemiş Anadolu Yiğitleri silah altına alınmış. İşte o onbeşliler, bu aziz vatan için Yemen’de, Arap çöllerinde, Trablusgarp’ta  Araplar tarafından sırtlarından vurulan çocuklarımızdır. Bu türkü de, 1315 doğumlu Tokat’lı bir yiğit ile sevdiği “Hediye” adlı kızın türküsüdür.

*Hicri 1315’ten Miladi 1915 yılına gelelim. Zaman değişmiş ama Türk’ün kaderi değişmemiştir.

1915 yılında Türkiye’de üç adet Lise, tek mezun bile veremedi. Veremedi çünkü bu üç lisenin tüm öğrencileri askere alındılar ve bu yavrularımızın hepsi şehit oldu. Tümünün mekanları cennet olsun. Bu liseler; GALATASARAY-KONYA-İZMİR liseleridir.

Genç arkadaşlarım, şimdi düşünme zamanıdır; Bu ve benzeri milyonlarca genç insan Türkiye Cumhuriyeti kurulsun, kendilerinden sonra gelecek nesiller  özgür, bağımsız, demokrasi içinde, insan gibi yaşasınlar diye en kıymetli şeylerini “canlarını” verdiler. Sizlerin en fakirinin bugün sahip olduğu imkanların kırkta biri onlarda yoktu, sadece canları vardı, onu da Türk Milleti için seve seve verdiler.

Bugün Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne kasdetmiş bölücü Kürtçü gruplar, İran İslam Cumhuriyeti gibi çağdışı bir rejimi Türkiye’ye getirmek için çalışan Cemaat ve Tarikatlar ve bu faaliyetlere zaman zaman göz yuman, bazen de destek veren AKP  ortaklığı, Lâik Cumhuriyetimize karşı açıkça savaş halindedirler.

Atatürkçü düşünceye, Lâik Cumhuriyete, Sosyal Hukuk Devletine, çağdaşlığa inanan gençlerimiz ülkenin kaderine el koymak zorundadırlar. Bunu yapmanın yolu, ülkenin her problemi ile ilgilenmek, fikrini ve kadrolarını beğendikleri siyasi partilerde çalışmak, çalışanları desteklemek, sorgulayıcı olmak, katılımcı olmaktır. Gençler bu vatanın gerçek sahibidirler ve atalarımızın canlarını vererek bize bıraktıkları, gelecek nesillerin emaneti olan vatanımıza sahip çıkmalıdırlar.

Sizlerin bizlere yani geçmekte olan nesillere hiç borcunuz yok, hatta siteminiz, hatta kızgınlığınız olabilir, ama ya gelecek nesillere?

Unutulmaması gereken en önemli gerçek şudur; Vatanına sahip çıkmayı ve korumayı umursamaz ve bu işi başkalarına havale ederseniz, en kısa zamanda sahip çıkacak vatan bulamazsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar