Yazgıya kara çalmak

 

 

Gün boyu yaşadığımız aydınlığın, güneşin yüzünü kimi yerde heybetli bir dağın arkasına, kimi yerde ise uçsuz bucaksız bir mavi denizin sularına saklaması ile ağır ağır karanlığın başladığını ve sindire sindire akşamın olduğunu fark etmeyiz bile. Günbatımının o insanı sarhoş eden güzelliği, akşam üstülerinin o insanı serinleten rüzgarı derken sanki birden bire karanlığın çöktüğünü ve sokak lambalarının yandığını görürüz. Gün batımının kızıl, mavi, eflatun, sarı ve cümle renklerinin kardeşçe dans edişinin sarhoşluğu içerisinde karanlığın nasıl ve nerden geldiğini ayırt edemeyiz.

Siyasi iktidarlar da öyle değil midir? Her sahneye çıkan halkı kandırarak, oy çoğunluğunu sağlayarak devletin erkini kullanma hakkına kavuşur ama, iktidara geldiğinde ise tüm hesapları kendi çevresini beslemek, büyütmek ve iktidarını uzun yıllara yaymak değil midir?

Halk adına yapılır herşey, ama halk için ortada hiçbir şey olmaz. Ezilen, hor görülen, sömürülen yine halktır. Aç kalan, baskılandırılan ve aldatılan yine halktır, halklardır.

"Bu oyuna gelmeyin" başlıklı yazımızda da belirtmeye çalıştığımız gibi, siyasi iktidar ve yandaşları, toplumun dinsel ve öznel duygularını da sömürerek ve bir takım bahaneler yaratarak ve bu bahanelerini süsleyip toplum önüne sürerek, dolaylı yollardan yasaklamalara gittiğini ve gitmeye devam ettiğini görmekteyiz.

AKP genel başkan yardımcısı Sayın Edibe Sözen bir yasa taslağı hazırlamış. Yasa taslağının en dikkat çekici noktası ise, gençlerin korunması için "Pornografik yayın alanların kimliklerinin tespit edilmesi ve “DiKKAT EDİNİZ; OKULLARDA İBADETHANE AÇILMASI" yönünde idi. Yani Sayın Edibe hanım, gençlerin korunması bahanesi ile öncelikle cinsel yönden insanları fişlemeyi ve okullara ibadethane açılmasını sağlayarak ZATEN DELİNMİŞ OLAN EĞİTİM BİRLİĞİ YASASINI ORTADAN KALDIRMAYA ÇALlŞMIŞTlR. Bu teklif okullarımızın tamamen dine dayalı eğitime dönmesi için uğraşmaktan başka bir şey değildir. Amaç gençleri korumak değil, eğitimi dinselleştirmektir, yani MEDRESE eğitimini geri getirmektir.

Oysa gençleri korumanın en önemli aracı yeni istihdam alanları açarak gençlerin geleceklerini güvence altına alma değil midir? Ama bizim siyasi iktidarımızın başı sözde açık çağdaş görünümlü hanımefendisi okullara ibadethane koyarak gençleri koruyacağını sanmaktadır. Sanmakta mıdır yoksa bu büyük bir oyunun ya da aldatmacanın bir parçası mıdır, varın okuyucu olarak sizler karar verin.

İşte sigara yasağı,

İçki yasağı

Porno fişlemesi, ibadethane derken varacağımız noktanın ufukta gözlerimizin önünde durduğu açıktır. Sayın Edibe hanım önce yasa taslağının batıda da aynı olduğunu savunmuş, ancak basının batıda aynı olmadığı yönündeki yayınları karşısında daha fazla dayatamadan yasa taslağını geri çekmiştir. Oyun aynı oyun. İki adım ileri bir adım geri. Aslında bu kadar oyuna ne gerek var? Sayın siyasi iktidarımız bir yasa çıkartsın, günde beş vakit namaz kılacak olan işsiz gençlerimizi asgari ücretli maaşa bağlasın ki gençlerimiz kurtulsun.

1 Mayıs’ta alanlarda emekçileri, öğrencileri, gazetecileri ve nihayet halkı biber gazı ile boğmaya çalışan bu siyasi iktidar kimi sol liberallerin gözünde özgürlükçü kabul edilebilinir ancak gelişen zaman içerisinde ne kadar özgürlükçü ve demokrat ve hatta toplumcu oldukları daha net belli olmaya başlamıştır.

Özgürlükçü olmayı kendi karanlık ideolojisini yaymak için kullandıkları artık aşikardır. Bu açıklığın karşısında bir türlü sosyal demokrat olmayı beceremeyen CHP ve bu tür partilerin muhalefetsizliğinden dolayı halk halen daha gidecek bir siyasi parti bulamamaktadır. Aynı zamanda emek savunucularının ve sosyalistlerin de birleşik cepheyi oluşturamamış olmaları ve halen daha bir kısım sosyalistlerin sermaye ve karanlığın partisi olan AKP’den medet umar olmaları da toplumsal muhalefeti yok etmektedir. Öte yandan ulusalcıların ya da kemalistlerin toplumcu ve demokratik olmayan bir takım mücadele yöntemlerini seçmeye çalışmaları ve giderek faşistlerden daha çok milliyetçiliğe sarılmaları da toplumun daha çok sömürü partilerine gitmesine neden olmaktadır.

Her şeye rağmen bu ülkede yargıçların olduğunu ve adaletin işlemeye devam ettiğini gösteren Anayasa Mahkemesi kararı ortadadır. Bu karar, AKP’nin sanki yaptıklarından sorumlu olmayacak nitelikte mazlum edebiyatı yapmasını engellemiştir. Bu ülkenin dününden ve yarınından sorumlu olmaya devam edeceği kararla ortaya çıkmıştır. Artık siyasi iktidarı kullanan ve halkın geleceğini belirleyen AKP mazlum değildir.

Güneşin batışı noktasında tüm renkler kardeşce dans ederken bizim siyasi iktidarımız AKP ve mensupları bu renkler içerisinde sadece karanın hakimiyetini savunmaya devam etmekteler

Aslında karanlık bir tercihse, kara rengin hiçbir günahı yoktur. Günah, diğer renkleri reddedenlere aittir. Günah yazgımıza kara çalanlarındır.

Önceki ve Sonraki Yazılar