Benim de Masal’ım geldi

 

Masal Kahramanları Adası proje çalışmaları devam ederken; daha inşaat halindeki proje üzerine birçok masal yazılıyor.

 

Ben bugüne kadar yaptığım haberler dışında konuyla ilgili hiç kalemi elime almadım. Ben yazmazsam olmaz deyip, yazmaya karar verdim.

 

 Proje başladı başlayalı çeşitli köşe yazarlarımızın yazılarını okuyorum. Projenin yanında olanların dahi eleştirdiği noktalar var. Evet her şeye eleştirel gözle bakıldığında, görmek istediğimiz gibi görmek mümkün. Ancak ben bugüne kadar hep projelerin ya hiç yapılmadan, ya da tamamıyla bittikten sonra kıyasıya konuşulmasından yana oldum. Projenin maliyeti, içeriği, getirisi ve devamlılığı proje uygulamaya geçmeden neden tartışılmaz? Neden daha kazma vurulmadan herkes tüm düşündüklerini söylemez? Veya bir iş yapılıyorken, yapılan işe saygısızlık boyutuna getirilip, eleştireyim derken projelerin iyi taraflarından hiç bahsedilmez. Bir yazarımız yazısında Guluver’i tanımadığından bahsediyordu. Üzüldüm. Ben daha ilkokuldayken en sevdiğim okumaktan keyif aldığım yazar Jean De La Fontaine’in kahramanları arasında yer alır, Guluver. O an yazıyı yazan yazarımızın ‘karınca ile ağustos böceği’ni de bildiğinden şüphe ettim. Oysaki ne güzel ve çalışmanın önemini anlatan bir masaldır. Neyse amaç edebiyat dersi vermek değil elbette. Bazı arkadaşlarımızda birkaç heykelden oluşuyor dedikleri masal kahramanları adası uygulama alanına bir kez dahi gitmeden, oradaki hummalı çalışmayı görmeden nasıl önyargıyla baktıklarını gösterdiler. Gülliver ve cüceler, Nasrettin Hoca, Taş Devri, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Çizmeli Kedi, Şirinler, Çocuk Oyun Grupları Adası ayrıca Balık Cafe, Korsan Gemi Cafe-resturant’ın yer alacağı tam bir rekreasyon alanı. Sadece çocuk oyun alanı olarak düşünenler, cafe ve restauranları unutuyor. Geri dönüşünü hesaplayanlar; belediyelerin sadece maddi geri dönüşü olan projeler yapmayıp, sosyal alanlar oluşturma görevlerinin de olduğunu unutuyor. Her şey maddiyat değil beyler. Yenikent mahallesi’nin canlanması, Söke’ye adam gibi oturulacak mekânların kazandırılması, Her hafta sonu çocuklarını Amerikan menşeli fast-foodlara çocuklarını götürmekten kurtulacak anne-babaları hiç umurunuzda değil mi? Söke’nin gelişmesi, şehircilikten uzaklaşması maalesef düşündüğünüz gibi bugün gerçekleşen bir durum değil. Söke’nin mega bir köy kalışının hesabını bir sormaya başlasak bundan 50-100 yıl gerisine gidip, zamanın tüm idarecilerinden hesap sormamız gerekir. Yapılan doğru, ya da yanlış eleştiriler yapılırken; sadece dikenlerimizi gösterirken projelerin sağlayacağı katkılara da bakmamız lazım. Kaldı ki; gazetecilik ve köşe yazarlığı bunu gerektiriyor. Bu memlekette her şeyin yerle bir edildiği, kalıcı hiçbir eserin yapılamadığı yılları unuttunuz mu? Bir de anlayamadığım; Başkan’ın hiçbir toplantısına veya belediye’nin hiçbir etkinliğine katılmadan, gözlem yapmadan oturdukları yerden sadece gazetelerde yazılan haberleri takip edip, eleştiri yapan köşe yazarlarına şaşıyorum. Bu söylediğim sadece masal kahramanları projesi ile ilgili değil; Belediye’nin yapığı tüm sosyal ve kültürel faaliyetleri ile ortaya konulan projeler de dâhil. Veya eleştirdiğiniz konulara sadece köşelerinizde cevap beklemek niye.  Yani öyle bir şey ki Belediye masal kahramanları adası yerine Aqua-Park (anlayamayanlar için su oyun parkı) yapsa, onu da küresel ısınma-kuraklık var su parkı yapılır mı, diye eleştirir misiniz merak ediyorum.

 

Yeri gelmişken, ‘bende su parkı istiyorum. Başkanım’ Söke’ye lazım.  

 

Şunu da belirteyim. Bende yapılan eserlere baktığımda eleştirebilecek birçok konu bulurum. Eleştirilebilir konu da çok. Ancak umutluyum. Yaratılan sosyal alanlar, biz sahiplendikçe hak ettiği reaksiyonu bulacak; Söke gerçek çağdaş bir kent olabilmek adına adımlarını atmış olacak diye düşünüyorum. Tabi ki biz çağdaş düşünce yapısındaki kafalara sahip olduğumuzda.           &nbs

Önceki ve Sonraki Yazılar