BİR ELİNDE CIMBIZ, BİR ELİNDE AYNA...

 

Adam tutarlı...

Dediği dedik, doğrultusu keskin!

Minareler süngü, camiler karargâh olacaksa... Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli binlerce “imam”ın, çeşitli bakanlıklara “memur” olarak atanması da olağan bir gelişme...

Eskiler buna, “Eşyanın tabiatı”, derlerdi.

Yani, doğal olarak...

Bu konudaki bilginin kaynağı, Bakanlar Kurulu’na sunulan “Bürokrasi Raporu”...

Rapor’a göre, tayinler, en çok, Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sanayi Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılmış...

Adam imam...

İmamın görevi ve eğitimi belli...

Camide namaz kıldırılacak ve dini gerekliliklerin yerine getirilmesine önderlik edilecek.

Nasıl bir eğitim alıyor “imam”lar?..

Öncelikle İmam-Hatip okullarını bitiriyorlar.

Bu okulların, ne ölçüde Cumhuriyet Devrimleri doğrultusunda eğitim verdikleri her izahtan vareste bir mesele...

İmam-Hatip okulunu bitiren öğrenci, kendisini daha da eğitmek isterse, İlahiyat Fakültesi’ne gidiyor.

Şimdi bir dakika durun ve yukarıdaki satırlarda altını çizdiğimiz bilgiyi yeniden gözden geçirin...

Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sanayi Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı...

Binlerce imamın, tayin edildiği makamlar bunlar.

Ama diyeceksiniz ki, bu ülkenin başbakanı da imam hatip okulu “çıkış”lı...

Doğru.

Ama, tam da bu noktada bir atasözümüzü hatırlatmakta fayda var:

“Bin imamın binde biri; bir imamdan fazla olamaz...”

Her imam hatip “çıkışlı”dan da, cami imamı olmaz...

Kaderde kısmetten fazla bir şey olmayacağı gibi...

Sözünü ettiğimiz raporda bu konuya doğal olarak değinilmiyor, bilgi yok, ayrıntı yok, sonuç yok, çıkış yok…

Biz de çare olarak Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne bakıyoruz. Keşke bakmaz olaydık, sorun daha karmaşık bir hale geliyor.

Ne kahvaltı yiyeceğimizi, sözlük bakacağımızı bilemez hale geliyoruz.

İşte şöyle diyor adı geçen sözlük:

İmam: Cemaate namaz kıldıran kimse...

Haydi, buyurun kılın bakalım cenaze namazınızı...

Peki... Bu hem hatip hem de imam eğitimi almış bu ergin kişiler Sanayi Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı ya da Başbakanlıkta ne iş yapıyorlar?..

Kim kaybetmiş ki... Onlar bulacak?..

Devletin “teknokratlarla kaplı olması gereken bu en önemli bakanlıklarında ne arıyorlar?

Peki ya ne bulacaklar?

Görüldüğü gibi mesele oldukça derin(!).. Ve bu derinlikte boy vermeye kalkarsanız eğer, oldukça da vahim!..

Bakanlıklar, Devlet’in üst derece yapılanması ve hatta alt kademeleri topyekun ciddi, vahim ve tehlikeli bir mevzilenmeye doğru hızla yol alıyor.

Laik Cumhuriyet, her tarafından sarılıyor, kuşatılıyor...

Laik Cumhuriyeti temsil eden kurumlar, insanlar ve halk, her tarafta ve her yönde bir meşru müdafaa zeminine doğru itiliyor...

Hava sıcak... Oldukça sıcak!

“Sapı kanlı... demiri kör bir bıçak (kadar) sıcak!...”

Ve bir kısım insanlarımız ise... hala;

“Bir elinde cımbız,

bir elinde ayna;

umurunda mı Dünya!..”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar