Böl, parçala, yoket, yönet...

 

 

29 Mart 2009’da yapılacak belediye seçimlerine 5 ay kala siyaset rüzgarı etkisini arttırarak esiyor. Siyasi partilerin temsilcileri hesaplarını kazanmak üzerine yapıyorlar. Herkesin kafasında kırk tilki dolaşıyor. Hiçbirinin kuyruğu birbirine temas etmemeli. Aksi halde hesaplar tutmaz ve seçimde hüsran yaşanabilir.

Seçimden başarıyla ayrılmak isteyen siyasi partilerin beyin takımları, nasıl kazanırızın hesaplarını yapıyorlar. Rakibi nasıl zayışatır ve de amacımıza ulaşırız hesapları yapılırken esen beyin fırtınaları kapalı kapılar ardında gerçekleşiyor. Çok az ince hesap gizli kalıyor. Bazı hesaplar, “anlatma dostuna, anlatır dostuna” atasözü göz önünde bulundurulmadığı için herkes tarafından öğreniliyor.

Bazı hesaplar da siyasi otoritelerce anlaşılıyor ve önlem alınıyor.

Adeta satranç oyunu.

Heran şah-mat...

En çok tercih edilen yolun böl, parçala, yoket ve yönet olduğunu biliyoruz. Asırlardır başvurulan bu taktik genelde sonuç vermiştir.

Kısa tarihimize baktığımızda da bu taktiği görüyoruz. 1994 ve 1999 belediye seçimlerinde bölünen sol Türkiye’nin bir çok yerinde seçimlerden mağlup ayrıldı. 1994’de CHP-SHP bölünmeleri, 1999’da da CHP-DSP bölünmeleri yaşandı. Bu bölünmelerden sağ partiler kazançlı çıktılar. Aradan sıyrılıp ipi göğüslediler. 1994’te yapılan yerel seçimlere Söke’de CHP mevcut belediye başkanı Mehmet Semerci’yi, SHP Levent Tuna’yı aday göstererek girmişti. Sol partilerin çekişmesi sonucunda seçimin galibi ANAP adayı M. Beliğ Azbazdar olmuştu. 1999’da halkın karşısında CHP ve DSP vardı. SHP gitmiş yerine DSP gelmişti. CHP’de yine aday Mehmet Semerci olurken, solun diğer partisi DSP Sadık ‹kizek’i aday göstermişti. Sonuç yine hüsran olmuş ve ANAP adayı M. Beliğ Azbazdar sol oyların bölünmesiyle bir kez daha başkanlık koltuğuna oturmuştu. 1994 seçimlerinde SHP ile başa baş çekişme yaşanmıştı. CHP 4600 oy alırken, SHP 3700 oyda kalmıştı. 1999 seçimlerinde CHP rakibi DSP’ye geçilmiş ve 5100 oy almıştı. DSP rakibine 2100 oy fark atmıştı. 2004 yerel seçimlerinde ise; ne DSP ne de SHP seçimlere katılmadı diyebiliriz. Sadece, belediye başkanlıklarını ellerinde bulundurdukları ya da güçlü oldukları yerlerde aday çıkardılar. Sonuçta da, bölünmeden seçime giren solun büyük partisi CHP birçok yerde zorda olsa seçim sonucunu lehine çevirmeyi başardı. Bu yerlerden biri de Söke idi. 2004 yılında CHP Necdet Özekmekçi ile iddialı bir şekilde seçimlere katılırken, diger sol partiler adeta jest yaparcasına DSP ve SHP’de göstermelik adaylarla yola çıkılmıştı. Özellikle solun güçlü partisi DSP seçime asılmayıp Söke Belediyesi’ni 10 yıl aradan sonra sol bir parti CHP’ye hediye etmişti. 17 bin 500 oy alarak seçimi kazanacağını iddia eden Necdet Özekmekçi büyük bir hayal kırıklığı yaşatmış ve ancak 10 bin 350 oy alabilmişti. Türkiye gelinde hiç bir varlık gösteremeyen ANAP’ın adayı ‹brahim Adalı aldığı 9 bin 100 oyla adeta seçimin gizli galibi olmuştu. DSP’nin aday çıkarması halinde hiç şüphe yok ki, ANAP’ın üçüncü kez seçimden galibiyetle ayrılması kaçınılmazdı. Hem de ANAP’tan hariç AKP, MHP, DYP, SP gibi sağ partiler aday çıkarmış ve sağ bölünmüş olmasına rağmen.

2009 mahalli seçimlerine az bir zaman kala solda iki partinin seçimlere hazırlandığı görülüyor. Bunlar DSP ve CHP. 2004 yılında seçime katılmayan DSP iddialı hazırlanıyor. Seçimlere ciddi bir şekilde hazırlanan DSP’liler CHP’lileri korkutuyor. Çünkü CHP’li Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi’nin beş yıllık görev süresince partililerini kucaklayamaması sonucu oluşan parti içi muhalefet sorun teşkil ediyor. 2004 yerel seçimlerinde seçimin kazanılmasını sağlayan Yusuf Günal başkanlığındaki yönetim kurulu Necdet Özekmekçi başkanlık koltuğuna oturduktan sonra istifaya zorlanmıştı. Yusuf Günal’a ve bazı yönetim kurulu üyelerine büyük haksızlık yapılmıştı. 2008 yılına gelindiğinde benzer sahneler yine yaşandı. 80 günlük Erkan Polat başkanlığındaki ilçe yönetimi kısır çekişmeler sonucu Necdet Özekmekçi tarafından istifaya zorlanmıştı. Necdet Özekmekçi yanlısı partilileri bile isyan ettiren bu darbe girişimi seçimlere az bir zaman kala siyasi intihar olarak değerlendirilmişti.

2004 yerel seçiminin kazanılmasında katkıları olduğu halde haksızlığa uğrayanlar...

Maddi ve manevi destekten mahrum kalarak üvey evlat muamelesi gördüklerine inanan kızgınlar...

CHP’den ayrılan ve DSP’de siyasi çalışmalara başlayan küskünler...

Bu olumsuzluklar şimdiden CHP açısından çok baş ağrıtıyor.

Partilileri tarafından örgütçülüğü ve teşkilatçılığı bilmemekle suçlanan Necdet Özekmekçi’nin dışladığı CHP’liler DSP’yi sırtlamış görünüyorlar. CHP’nin küskünlerini DSP’ye götürüyorlar. 2009 yerel seçimini hesaplaşma olarak ta görmediklerini söylüyorlar. Amaçları seçimi kazanmak olduğunu söylüyorlar ve bukonuda da çok inançlılar.

Necdet Özekmekçi’nin yanlış politikaları sonucu CHP’den istifa ederek DSP’ye üye olan küskünlerin seçim çalışmalarını ciddi bir şekilde başlatmaları sağ partilerce olumlu karşılanıyor. Çünkü, solda iki büyük partinin çarpışması işlerine geliyor. Yarıştan sıyrılarak ipi göğüsleyeceklerine inanıyorlar. 1994 ve 1999 yıllarında olduğu gibi. Ancak DSP’lilerin söylemleri, “biz bölmek için değil, seçimi kazanmak için geliyoruz.” şeklinde. DSP’nin dört aday adayı olduğu ve bu isimlerden biriyle yola çıkacakları kulislerde konuşuluyor. Bu isimler Sökelilerin ve sol seçmenin yakından tanıdığı Levent Tuna, solcu bir aileden gelen Söke Ticaret Odası Başkanı Süleyman Toyran, oluşumun mimarı Turgut Türkoğlu ve 1.5 yıllık belediye başkanlığı görevinde gönüllerde taht kuran ‹brahim Adalı’dan oluşuyor. Sol yelpazede çok ses getirecek etkili bir isim daha var, ama şimdilik açıklamama sözü verdiğim için yazamıyorum. Bu ismin DSP saşarında olması bile partilileri heyecanlandırıyor.

Uzun yıllar önce siyaseti bırakmış ve CHP’den ümidi kesmiş eski solcuların bile DSP çatısı altındaki oluşuma destek verdikleri görülüyor.

Sağ kulvardaki partilerin temsilcileri solun bölüneceğine inana dursunlar, DSP’nin solun en güçlü partisi olacağı ve seçimi CHP’nin önünde bitireceğine şimdiden kesin gözüyle bakılıyor. Çünkü yıpranmamış bir adayla seçime girecekler. Herşeyden önemlisi birlik ve beraberlik içerisindeler. Hiç şüphesiz ki, Necdet Özekmekçi’nin bir 5 yıl daha başkanlığı kazanması CHP’de partiiçi muhaliflerin siyasi hayatlarının son bulması demek. Bu hesapları yapan CHP’lilerin de tercihlerinin DSP olacağı gün gibi aşikâr. Siyasi gelecekleri sonlanma aşamasındaki partiiçi muhalefet, “olmak ya da olmamak” hesabını sandığa giderken de yaparsa DSP açık ara alır başını gider.

Bir de sağ partilerin onlar için düşündüğü, “böl, parçala, yoket ve yönet...” taktiğini sağda uygulayabilirlerse aradan sıyrılıp ipi göğüsleyebilirler.

Bu yönde de çalışmaların yapıldığını görüyor ve izliyorum. Güçlü adaylarla seçime girecek olan AKP ve MHP’nin çekişmesinden kimin kazançlı çıkacağını hepimiz zamanı geldiğinde göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar