E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

Büyük Zaferin 86. yılını kutluyoruz

 

 

“26 Ağustos gece sabaha karşı”

“Topların çelik ağzı, çaldı bir hücum marşı”

***

Türk Tarihi zaferlerle doludur. Ama bunların en önemlisi hiç kuşkusuz ki “30 AĞUSTOS ZAFERİ” dir. Çünkü bu zafer, sadece yurdun işgalinden kurtarılması değildir. Sadece Yunan Orduları Afyon’da, Kocatepe’de, Tınaztepe’de, Dumlupınar ve Dokuzeylül’de yenilerek denize dökülmemiştir. Bu zafer sonunda batının mağrur insanlarının kuşatıp Anadolu’ya saldığı modern orduları da yenilmiştir. Başta İngilizler olmak üzere, Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar; Türk Bayrağını selamlayarak işgal ettikleri topraklarımızdan çekilip gittiler. Zafer, bununla da kalmadı. İç düşmanlara, vatan hainlerine, bizi cephede arkadan vuranlara karşıda kazanılmış en önemli bir utkudur. Padişahlığa karşıda verilen bu zafer sonunda “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” anlayışı oluşmuştur. Bu zaferle Türk Halkı egemenliğini ilan etmiştir.

Demokrasi hamlesi, kuvvetler ayrımı ilkesi, yasama, yürütme ve yargı hakkını ulusal bir özellikle yine ulusa mal eden bu zaferle Türk Halkı yeni bir ruh ve imanla ayağa kalkmış, Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Bu Cumhuriyet gücünü, kuvvetini halkından almaktadır. Türk Cumhuriyeti’nin temeli kültüre dayanır. Türkler asla sömürgeci güçlere boyun eğmemiş, asla onları desteklememiştir. Bu savaşla birlikte, sömürgecilikte yıkılmaya mahkum edilmiştir. Dünyadaki diğer mazlum milletler bile Türk’ün Kocatepe’de doğan asrın güneşinden yaralanmışlardır. Bu güneşin nurundan aydınlanmış, yıllardan beri bağlı oldukları tutsaklık zincirlerini bir bir kırmaya başlamışlardır. Kırılan zincirlerden fırlayan parçalar, sömürgeci güçlerin kalbine birer şarapnel parçaları gibi saplanmış ve onları can evinden vurmuştur. Bu kutsal isyanın bayrağı bütün dünyada dalgalanmış, altın saçlı zafer kartalı bütün dünyada asrın lideri olmuştur. Çağdaş liderler gündemden ve tarihten silinip giderken Mustafa Kemal Atatürk devleşmekte, yücelmektedir. Bunu yücelten güç ise emperyalizme karşı açtığı bağımsızlık savaşıdır. Onun “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası, dünyadaki ulusal özgürlük savaşlarının başlangıcı ve örneği olmuştur.İngilizler sadece Çanakkale’de, Anadolu’da ondan tokat yemedi. Daha şiddetli ve acısını Pakistan ve Hindistan’da yediler. Bunu diğerleri izledi.

Mustafa Kemal’in yaktığı özgürlük ateşi, seksen altı yıldır, helyum atomları gibi zincirleme patlayarak, tüm dünyayı aydınlatmaya devam ediyor. Tarih boyunca ezilmiş, sömürülmüş, kullanılmış, horlanmış insanlar bu ışıktan feyiz alarak özgürlük bayraklarını açmış, güneş batmayan imparatorlukları param parça etmişlerdir. Asya, Afrika ve diğer tüm kıtalardaki tüm uluslar, Atatürk’ün yaktığı bu özgürlük ve bağımsızlık ateşinden yararlanmışlardır. Dün olduğu gibi bugünde yararlanmaya devam ediyorlardır. Atatürk’ü yücelten bütün dünya uluslarınca sevdiren esas motifte budur.

Bütün bunlara rağmen ne yazık ki ülkemizde yaşayan birçok insan bu büyük ve yüce insana karşı saygısızlık etmektedirler. Atatürk erkeklerden daha çok kadınlara siyasi haklar, özgüce yaşama olanakları tanımasına rağmen, bizde bir grup kadın onu düşman gibi görmektedir. Başkalarının bazı marifetlerini ona mal edebiliyor, haksızca suçlayabiliyorlar. Zaten herkesin Atatürk’ü sevmesi gibi bir şeyi yok. Onun o tip insanların sevgisine bile ihtiyacı yoktur. Kendi özgürlüğünü anlamamış olan insanların, Atatürk’ü anlamalarını ummak veya beklemek hata olur. Bu tip insanlar Hz. Peygamber’in döneminde de vardı. Dünya var olduğu sürece de olacaktır. Deryadan alınmış bir bardak su örneği olan bu kişileri ve görüşlerini asla muhatap almıyoruz.

30 Ağustos Zafer Bayramı, bir ulusun dünyaya karşı bağımsızlığı uğruna şahlanışının en güzel örneğidir. “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” diyen Atatürk, halkının ve insanlığın özgürlük ve bağımsızlığını istemez mi? İstemeseydi, bu uğurda hiç gece gündüz, kışın kara gömülüp, yazın güneşte yanarak savaşır mı idi? Savaş ki çok yönlü, dışta dünyanın en güçlü devletleri; içte ise padişah ve yanlıları. Hele cehalet ki en büyük düşman. Yoksulluk ve her şeye sıfırdan başlamak. Çok ama çok zor.

Bugün dünyada ün yapmış zeka alanı adamları, Atatürk’ü Dünya Liderleri arasında dahi olarak gösteriyorlar. Zaten dahi olmasaydı bu işleri yapabilir miydi?

Elbette yapamazdı.Atatürk, gerçekten çok zeki ve gerçek bir dahiydi. Savaş zamanlarında her türlü zorluğu göğüslemesini bilen başarılı bir komutan ve en iyi devlet adamıydı.

Ordumuz, tarihin her döneminde ona verilen görevi en iyi biçimde yaptığı gibi, bundan sonra verilen ödevleri en iyi şekilde yapacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.Bu ordu Tanrının övdüğü ve “Ordum” dediği ordudur. Bu ordu Malazgirt, Çaldıran, Ridaniye, Mercidabık, Mohaç, Haçova, Zivin, Plevne, Çanakkale, Sarıkamış, Sakarya ve Kocatepe Ordusudur. Böyle bir orduya sahip olmaktan daha bahtiyar ne olabilir ki?

Er’inden Mareşali’ne kadar herkesin bu büyük zaferde bir emeği ve payı vardır. Bu öyle bir pay ve emektir ki unutulması imkansızdır. Onun için vatanımız, namusumuz, bayrağımız bu kahraman orduya emanettir. Bu anlamlı gün ve bayramda yanlarında olmaktan ve bayramı birlikte kutlamaktan dolayı hem mutlu hem de gururluyum. Bize bu vatanı,bu bayrağı armağan eden kahraman atalarımızı rahmetle anıyorum. Ruhları şâd ve mekanları cennet olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar