Siyaset sahnesinde bazı isimler vardır; onları yıllar içinde izlersiniz, tarzlarını ezberlersiniz.
Ne zaman ne yapacaklarını, hangi adımı hangi anda atacaklarını bilirsiniz.
AKP'li Özlem Çerçioğlu da bu tanıdık yüzlerden biri.

Uzun süredir Aydın siyasetinde etkin bir rol oynuyor.
Ancak bu uzun sürecin sonunda oluşan bir gerçek var: Özlem Çerçioğlu eleştirilmeyi pek sevmiyor.
Hakkında farklı bir görüş dile getirildiğinde, genellikle bunu yapıcı bir öneri olarak değil, bir saldırı olarak algılıyor.
Oysa demokrasiler, eleştiriyle büyür; sorgulama, hesap sorma kültürü olmadan ilerleme de mümkün değildir.

Kamuoyunun dikkatini dağıtan gündem oyunları, “cambaza bak cambaza” misali çıkışlar ise artık tanıdık hale geldi.
Gündem her sıkıştığında farklı bir başlıkla dikkat çekmek, eleştirilerin yönünü değiştirmek…
Bu, klasik ama artık eskimiş bir siyasi yöntem.

Basınla ilişkilerde de benzer bir tablo var.
Açık basın toplantıları yerine, kontrollü alanlarda, tek yönlü bir iletişim tercih ediliyor.
Soru sormak, yanıt almak, tartışmak yerine “ben anlatayım, siz yazın” anlayışı hâkim.
Oysa çağdaş siyaset şeffaflıkla, hesap verebilirlikle güçlenir.

Aydın halkı artık sahici bir siyaset dili görmek istiyor.
Samimiyet, açıklık ve halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmek…
İşte beklenen bu.
Kısır çekişmelerin, algı operasyonlarının zamanı geçti.
Çünkü vatandaş artık cambaza değil, gerçeğe bakmak istiyor.