Gençliğimiz

Gençliğimiz

Tehlikede!

Neler yapmalı?

 

Durmayıp, devamlı yaygınlaşan sigara, içki ve uyuşturucu alışkanlıkları eksikli?inde gençliği depresyona soktuğu için geleceğimiz hastalıklı bir nesil haline gelecektir.

Depresyon ise, kişide bıkkınlık hissi, isteksizlik, yoğun bir üzüntü, kendine güvensizlik, uyku bozuklukları, aşırı uyuma veya hiç uyuyamama, aşırı yeme veya hiçbir şey yiyememe gibi durumlarla kendini gösterir.

Kişi psikolojik bir bataklığa sürüklenir. Kişiler sinirli ve herkese kızar duruma gelir.  

İşte şimdi, bu asabi bozukluk 14-18 yaş arasında sıklıkla görülmeye başlamıştır. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından 30 Ekim 2006 tarihinde, İstanbul Zeytinburnu’nun da 4 lisede depresyon yaygınlığını belirlemek amacıyla yapılan araştırmada, kız öğrenciler arasında ağır depresyon görülme oranı yüzde 9.6, erkek öğrenciler arasında yüzde 5.4 olarak tespit edilmiştir. % 72 öğrenci ise hafif geçirmektedir. Tabii ki en önemli etken de, içki ve uyuşturucudur.

Bunların sonucu olarak gençler arasında şiddet eğilimi gitgide yaygınlaşmakta ve tehlikeli boyutlara varmaktadır.

Yine, 2005-2006 eğitim öğretim yılında 1,5 ayı ile bu yıl 2 bin 474 olay meydana geldiği açıklanmaktadır. Olayların 47’si ateşli, kesici, delici aletler ve silahla yaralama olarak gerçekleşirken, 9’unda da ölüm olmuştur. 26 Nisan 2006 tarihinden itibaren  Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullardaki “vaka analiz formu” raporunda ortalama 2500 olay olmuş, bu olaya ortalama 6300 öğrenci karışmış. Bu olaylarda belli başlı konu oranları da şöyle:

814 olay, % 32.9, fiziksel zarar, 491 olay, % 19.8 zorbalık, tehdit, 323 olay, % 13.1 dedikodu, 234 olay, % 9.5 mala zarar verme, 196 olay, % 7.9 okula silah/kesici, delici alet getirme, 184 olay, % 7.4 çalma, gasp, 84 olay, % 3.4; ü alkol, uyuşturucu, ilaç kullanımı, 65 olay, %2.6 cinsel taciz olayı olmuş, Allah’tan yaralama olduğu halde ölüm olmamıştır. (Yaz tatili dikkate alınmamıştır.)

Bu olaylara karışanların tamamı, tamamen belirli maddelere bağımlı olanlar tarafından meydana getirilmiştir.               

Okullarda bu kadar olaylar oluyorsa, öncelikle eğitimimizi sorgulamalıyız. Okullarımızda git-gide artan bu yanlış ve tehlikeli eğilimler, eğitimimizde ciddî bir bozukluğun olduğunu da göstermektedir. Nitekim, sigaraya, içkiye ve uyuşturucuya başlama yaşının ilköğretim sınırına kadar inmiş olması, disiplinsizliğin hızla tırmanması, bir kısmı kalıcı yaralanma ve bir kısmı da ölüm olmak üzere şiddet kullanımının, hattâ okul idarelerini ve öğretmenleri çekindirecek düzeylere yükselmeye başlaması da açıkça göstermektedir ki, eğitimimiz ciddî şekilde kırmızı alarm verilmektedir.

Bu kötü gidişatın mutlaka ve mutlaka önlenmesi, en birinci bir millî görevdir. İyi bilinmelidir ki, okullarımızdaki sorunlar, toplumdaki sorunların bir parçasıdır. Bu sebeple, tedbirlere çok kapsamlı ve çok sağlıklı açılardan bakılması gerekir. Gençliğin bu derecede tehlikede iken sorumluluğu yalnızca okula, emniyete veya polisiye tedbirlere bırakmamız yanlış olur. Görsel basının yaygınlaştığı günümüzde  herkes taşın altına elini sokmalıdır. Özellikle özel tv kanalları, daha dikkatli programlar seçmelidir. Devlet, sivil toplum örgütleri el ele vermelidir.

Bu Nedenle; Öncelikle sigaraya karşı yurt çapında çok etkin önlemler alınarak, toplum içinde içilmesi git-gide zorlaştırılmalıdır. Bilmeliyiz ki sigara, yalnız sigara olarak kalmamakta, içki ve uyuturucuya atlama taşı görevi görmektedir. Bu nedenle önce aileden başlayıp, aileler evde, öğretmen ve idareciler okulda sigara içmemelidir. Emniyet ve belediye yetkilileri sigara ve içki satışı yapan yerleri daha etkin bir şekilde denetlemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar