Yılmaz ÖLMEZ
Gerçek Gazetesi
Kurtuluş Savaşı Doğu Cephesi Komutanı General Kazım Karabekir’in 67 yaşındaki en küçük kızı Timsal Yıldıran Karabekir, il il, ilçe ilçe dolaşarak Kurtuluş Savaşı yıllarına ışık tutuyor.
Timsal hanım, Babası Kazım Karabekir Paşa’yı kendi gözlemleriyle ve araştırmalarıyla anlatıyor. 1999 yılında eşi Atilla Köymen Yıldıran ile ‹stanbul’da Kazım Karabekir Kültür Merkezi’ni kuran ailenin en küçük kızı Timsal Hanım, 2003 yılında da Kazım Karabekir Vakfı ve Müzesini kurdu. Timsal hanım bunlarla da kalmayıp eşiyle birlikte doğu ve güneydoğu illerinde konferanslar vermeye başladı. Ailenin 3 kızından en küçüğü olan Timsal Karabekir, son konferansını ise Aydın Koçarlı’da verdi. Aydın Vali Yardımcısı Osman Nuri Çobanoğlu, Koçarlı Kaymakamı Suat Dervişoğlu, Koçarlı Belediye Başkanı Cengiz fien, Yeniköy Belediye Başkanı Erdal Arsan, Koçarlı Garnizon Komutanı Mustafa Taş, Koçarlı Emniyet Amiri Muharrem Çiftçioğlu, bazı daire ve okul müdürleri, oda başkanları, öğrenciler ve konuklar konferansta bir araya geldiler. Son yıllarda özellikle gençlere yönelik seri konferanslar düzenleyen Timsal Yıldıran Karabekir, sadece Kurtuluş Savaşı ve babası Kazım Karabekir’i anlatmakla kalmayıp, hazırlanan anlatımla sözde Ermeni soykırım iddiaları ve tarihsel gerçekleri de dinleyicilere aktarıyor. Türkiye’nin üzerinde büyük oyunlar oynandığını söyleyen Bayan Karabekir, “Biz geçmişimizi yeteri kadar bilmezsek şehitlerimize hesap veremeyeceğiz. Onlar bu vatana en kutsal varlıkları. Canlarını, en kutsal varlıkları saydıkları bu vatanları için verdiler. Ölmek için çok genç yaşlardalardı. Çanakkale savunması için gençlerimiz canlarını verdiler. O yıllarda Tıbbiye hiç mezun vermedi. Galatasaray Lisesi ve diğer liseler de mezun vermedi. Gencecik yavrular daha yirmili yaşlarını görmeden bu vatan için canlarını verdiler. Benim gençlik yıllarımda sağ-sol çatışması ila kardeş kardeşi vurdu. Onlarda oyunun birer parçasıydılar. Ama onlar; Alevi-Sünni, Kürt-Türk ve sağcı-solcu diye ölmediler, onların ortak paydaları vatanlarını sevmekti ve bu vatan için öldüler. O yıllarda Doğu cephesinde düşmana karşı mücadele eden Kazım Karabekir Paşa’nın Çanakkale’ye kurban bayramında gönderdiği bir telgraf geçti elime, telgraf aynen şöyle diyor; Bu yıl Osmanlıdan hiç kimse haç görevi yapamıyor. Çünkü düşmanın zulmü üzerimizde, bugün tedbirlerle her yerde kurbanlar kesilirken, biz de Çanakkale’de verdiğimiz kurbanlara Fatiha okuyoruz diyor. Yine Kazım Karabekir Ermeniler tarafından katledilen vatandaşlarımızın 6 bin evladını himayesine alıyor. 4 bin erkek, 2 bin kız evladı himayesine alan Karabekir onları 3 ay sonra gürbüzler ordusuna dâhil ediyor. Kız evlatlar ebe, öğretmen, terzi olarak hayatlarına devam ediyorlar. Kazım Karabekir Paşa bütün çocukların şecerelerini çıkarmış ve onların arasında bir tane dahi Ermeni yok. Babaları çocuklarını sünnet ettirecek kadar yaşamadıkları için onları Kâzım Karabekir babaları sünnet ettiriyor. Biz 3 kardeş olarak biliniyoruz ama benim 4 bin ağabeyim ve 2 bin tanede ablam var” dedi.
 Konferans’ta tarih içerisinde elde edilmiş belgelere dayanılarak Sözde Ermeni Soykırımının nasıl bir aldatmaca olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Asıl katliamı Ermeniler’in yaptıkları anlatılırken, “Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı askeri olarak düşmanlara karşı savaşan veya geri hizmetlerde çalışan Ermenilere karşılık, Ermenilerin önemli bir kısmı düşman kuvvetlerinin yanında Türklere karşı savaşmışlardır. Geri cephesinde de komiteci Ermeniler kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmaksızın katliama girişmişler, yüzlerce binlerce Müslüman’ın hayatına kastederek Doğu Anadolu’yu bir harabe haline getirmişlerdir. Devletimizin bunları yatıştırmak ve durdurmak için aldığı tedbirler istismar edilmiş ve dış devletlerin tahrik ve vaatleriyle Ermeniler, bin yıl refah içinde yaşadıkları Anadolu’yu parçalamaya çalışmışlardır. Anadolu dışında kurulan Hınçak, Tansak, Ramgaver, Hınçak ihtilal Komitesi, Silahlılar Cemiyeti, ‹ttihat ve Halas Cemiyeti ve Karahaç Cemiyeti gibi örgütler, Rusya’nın da kışkırtmasıyla halkı silahlı ayaklanmaya sevk etmişlerdir. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı içinde, Ermeni isyanının yoğun olduğu Doğu Anadolu’da bir yandan cephede Rus ordularıyla ve Rusların yanında yer almış olan Ermeni kuvvetleriyle savaşmak zorunda kalmıştır. Diğer yandan da cephe gerisinde Türkleri katleden, Türk köy ve kasabalarını yakıp yıkan, ordu ikmal tesislerine ve konvoylarına saldıran Ermeni Çeteleri ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yakın tarihe bakıldığında ise, 1979 yılında Ermeni teröristler, 21 ülkenin 38 kentinde, 39 silahlı, 70’i bombalı, biride işgal şeklinde olmak üzere toplam 110 terör olayları gerçekleştirmişlerdir. Bu saldırılarda 42 diplomatımız ile 4 yabancı hayatını kaybetmiştir.15 Türk ve 66 yabancı uyruklu kişi yaralanmıştır. Yine yakın tarihe baktığımızda, Ermeni terör örgütleri dış dünyanın tepkileri üzerine 1980’li yıllarda taktik değiştirerek, PKK terör örgütü ile işbirliğine gitmişlerdir. 1984 yılında PKK sahneye çıkarılmış ve Asala-Ermeni terörü geri plana çekilmiştir. Belgeler, Bekaa ve Zeli kamplarında Asala ile PKK militanlarının birlikte eğitim gördüklerini ortaya koymuştur. Ermeniler sözde iddialarını tüm dünyaya tanıtmak, Türkiye’yi temelsiz iddiaları tanımak zorunda bırakmak, sözde soykırımdan dolayı Türkiye’den tazminat ve toprak almak ve büyük Ermeni rüyasını gerçekleştirmektir” denildi.
Konferans ve sunumun ardından Bayan Karabekir’e verilmek üzere Kaymakamlık tarafından hazırlanan teşekkür plaketini Aydın Vali Yardımcısı Çobanoğlu günün anısına takdim etti. Bu törenin ardından da açılan fotoğraf sergisi gezildi.