ŞAKA GİBİ...

Sökespor üzerinde oyun oynanıyor...

Söke Belediye Başkanı Süleyman Toyran Sökespor’u gerçekten istiyor mu dersiniz?

Salı günü yaşanan bir olay var ve anlatayım da isteyip istemediğine siz karar verin!

Söke Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Karakaş’ın yani Toyran’ın talebiyle yönetim kurulu toplantısı istenir. Sökespor Kulüp Başkanı Tamer Makaraç’ta “tamam” der ve 15 kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerine toplantı için mesaj atılması talimatı verir. Toplantı tarihini de 5 Mayıs olarak belirler. Mesajı atmakla görevlendirilen Kulüp Müdürü, 5 Mayıs Salı günü toplantı olduğu şeklinde mesaj atar ve toplantı hakkında herkesi bilgilendirir. Bu mesaj tüm yönetim kurulu üyelerine olduğu gibi, Makaraç’a da gönderilir. Toplantı tarihi 5 Mayıs’tır. Toplantı günü ise Salı’dır. Ancak; 5 Mayıs ve Salı günü örtüşmemektedir. Çünkü; 5 Mayıs aslında Perşembedir. Bu hatayı da kimse fark etmez. Bu nedenle toplantı günü hem gelmiş hem de gelmemiştir. Ama birileri Salı günü Kulüp Binasına gider ve toplantı saatini beklemeye koyulur. Bu kişiler arasında Karakaş’ta vardır. Birileri de toplantı gününün 5 Mayıs olduğunu bildiği için işinde ve gücündedir. Bu kişilerin başında Makaraç’ta gelmektedir. Çünkü toplantı tarihini 5 Mayıs olarak belirleyen kişidir Makaraç. İlerleyen saatlerde Karakaş kendisini arar ve “Başkan; toplantı var, gelmiyor musun?” der. Makaraç’ta, “Toplantı bugün değil ki, 5 Mayıs’ta" der! 

13184771_549806375224036_1987156699_o.jpg

Herkes mesaja göz atar ve görürler ki, mesajda 5 Mayıs Salı yazmaktadır. Bu kez de toplantı yapılacak, yapılmayacak tartışması başlar. Toplantı tarihi 5 Mayıs’tır diyenlerle, Salı günüdür diyenler ikiye ayrılır. Makaraç, Karakaş’a “5 Mayıs’ta toplanırız. Bir iş görüşmem var var ve oraya gidiyorum” diyerek telefonu kapatır.
Makaraç, 5 Mayıs’ta toplanılacağını sansın, Salıcılar toplantıyı başlatırlar ve olağanüstü kongre kararı alırlar. Hem de yönetim kurulu çoğunluğunu elde etmeden. Hem de yalanla dolanla. Makaraç’ın telefonlara çıkmadığı yalanını basına söyleyerek. 15 kişiden oluşan yönetim kurulu 7 kişi ile darbe niteliği taşıyan bir toplantıyla olağanüstü kongre kararı alırlar. Bu kararı da kapıda bekleyen gazetecileri aracılığıyla duyururlar!
Sökespor’da gelinen nokta bu? Kulüp Başkanının olmadığı hatta karar defteri başkanda olduğu için deftere kaydedemedikleri yönetim kurulu toplantısında olağanüstü genel kurul kararı alan bir zihniyet!

Peki; kim, neyin peşinde dersiniz!
Toyran, Sökespor’u çok mu seviyor dersiniz?
Çok sevdiğinden de Sökspor’u kimseye yâr etmek istemiyor mu acaba!
Bu soruların cevaplarını şampiyonluk yolunda gördük!
Sökespor’un, Söke Belediyesi’nden 95 bin lira alacağını yani Sökespor’a olan borcunu ödememekte inat eden bir Toyran!
Manşet haberimize “Toyran Başkan, Muğlaspor şampiyon” başlığını bile attırdı bize!
Bence işin özü şu!
Bir! siyaset. İki! para.
Herşey siyaset uğruna ve Sökespor’un bağış makbuzunu ele geçirmek için!
Darbe girişimi bağış makbuzunu ele geçirmek uğruna!
Toyran’ın Sökespor sevgisi tırıvırıdan ibaret!
Sökespor’a cebinden bir kuruş bağışı olmayan bir belediye başkanının ne Sökespor sevgisi olabilir ki...

TOYRAN’I UYARDIM...
Toyran’ı yola çıktığı arkadaşları konusunda uyardım ama dinlemiyor!
Beraber yola çıktığı meclis üyesi arkadaşları da mı uyarmıyor acaba!
Alımlarla ilgili kilit noktadaki isimlere dikkat etmesi gerekiyor!
Ağzının içine baktığı, akil adam olarak gördüğü bir kişi hakkında uyardım kendisini!
Dernek çatısı altında dünün kumar oynatanı, akrabasını kazıklayanı nasıl oluyor da meclis üyelerinin bile önünde olabiliyor?
Belediye personeli bu adamdan korkuyor. Koridorda gördüklerinde tirtir titriyorlar!
Akrabasının tadilat işini üstlenen ve ???? bin liralık işi, ???? bin lira fazla masraf dekontu alarak aradaki farkı cebine indiren bu kişi Söke Belediyesi için alımlarda fiyat araştırması yapıyor!
Hem dünün sabahlara kadar kumar oynatanı, hem de akrabasını kazıklayanı...
CHP’li meclis üyelerine diyecek söz bulamıyorum... 

GÜNAYDIN...

Bölgesel Amatör Lig (BAL) maçları bitti, adam meydana çıktı!
Bunun yaptığına, geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye denir...
İki de bir birşeylere ya da birilerine küser "yazmayacağım!" der, bir süre ottalıktan kaybolur!
Eksikliği fark edilmese de "bana ihtiyaç var!" kasıntısıyla gelir, belediye başkanının odasına kurulur. Başkanın işi vardır ama o bir türlü kalkmak bilmez. 
Büyük gazeteci edasıyla çaycıya bile "bak! ben mühim adamım" bakışı atar.
Fasülye misali yani...

VALİYE BAK SEN!!!
Aydın Valisi Erol Ayyıldız şimdi de basınla uğraşıyor...
Geçenlerde bir gazeteci arkadaşım, sosyal medya hesabından serzenişte bulundu ve Vali'nin yayınlarıyla ilgili erişim yasağı girişiminde bulunduğunu belirtti.
Vali; geçtiğimiz günlerde bizim için de aynı girişimde bulunmuştu. Gerçek Gazetesi’nin web sayfası ve bazı yayınlarına erişimin engellenmesi için başvuruda bulunmuştu. O başvuruyu kısmen kazandı ve kaybetti. Bir yazıma erişim engeli gelirken, web sayfamızın erişimine ve şikayetçi olduğu diğer yazılarıma erişim engeline gerek görülmedi. Vali'nin şimdi de Basın İlan Kurumu nezdindeki şikayeti sonuçlandı. Resmi ilan yayınımızın iptali için başvurmuştu, kazanmış...
Canı sağ olsun ama "Allah başımızdan eksik etmesin" diyemeyeceğim. 
Dilerim tez zamanda Aydın'dan gider ve sadece işini yapan, siyasete bulaşmamış, basın dostu bir Vali'ye kavuşuruz.
AMİN diyelim...

BİRAZDA GENEL SİYASET...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Erdoğan'la yaptığı görüşmenin ardından ilk kez konuştu. Başbakanlıktan çekileceği mesajını net olarak veren Davutoğlu, kongrede genel başkanlığa aday olmayacağını ilan etti.

Halkın kafası karışık!

Herşey tıkır, tıkır işlerken ikili arasında neler yaşanmış olabilir ki…
Daha önce de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Erdoğan arasında sorun yaşanmıştı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2007 yılında yapılan seçimlerde bir kereye mahsus 7 yıllığına seçilmişti. Ancak 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanı'nın görev süresi, "5+5" şeklinde düzenlenmişti. Abdullah Gül'ün aday olma hakkı varken ve bir dönem daha görev beklerken, "hop!" denilmişti.
"Hop!" denilmesinin nedeni, Abdullah Gül'ün Gülen Cemaatiyle flörtüydü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu'nun Başbakanlığını da bu nedenle sonlandırmış olabilir.
Davutoğlu'nun 233 no.lu kararla yetkilerini tırpanlamasını ve Başbakanlık'tan ayrılmaya zorlamasının altında bence Pensilvan'ya ziyareti var. Yani Davutoğlu'nun Gülenci olma riski sezinlenmiş olabilir...
Al birini vur ötekine misali! Gül'de Davutoğlu'da Erdoğan'ın haberi olmadan geçmişte Gülen ile gizli görüşmeler yapmıştı. 
Cumhurbaşkanı Gül; BM Genel Kurulu için gititiği New York'ta Fethullah Gülen'le görüşmüştü. Hatta kurulacak yeni siyasi parti hakkında görüştükleri bile iddia edilmişti.
Tabii ki; yeni parti konusu iddiadan ibaretti ve doğrulanamadı…
Davutoğlu'da 2013 yılında Dışişleri Bakanıyken, Gül ile birlikte gittiği ABD'de güya Gül'e haber vermeden Pensilvanya'da Gülen'i ziyaret etmişti.
Güya Gül'de bu nedenle Davutoğlu'nu fırçalamıştı…
Güya diyorum, çünkü bu adımların ve açıklamaların danışıklı dövüş olduğunu düşünüyorum.
Davutoğlu ne demişti?
"Ben oraya dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ının onayıyla gittim"…
Abdullah Gül'de cevap olarak, "O beyanın benimle ilgili kısmı yanlış; ben sonradan öğrendim"...
Davutoğlu bir kez daha cevap vererek, "Hiçbir görüşmeyi devlet kaydı dışında yapmadım" demişti…
Ortada bir fırça söz konusu ise o da konunun fazla dallanıp, budaklanması ve Erdoğan'dan çekinilmesindendir. 
"Benden habersiz neden Gülen ile görüştün?" krizi kesinlikle olamaz!!!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında “Cumhurbaşkanlığına sızma” gerilimini de göz ardı etmemek lazım. 
Erdoğan nedemişti?
“Paralel yapı cumhurbaşkanlığına sızdı”…
Bu sözler doğrudan Gül dönemini hedef alan ve Gül'ü suçlayan ifadelerdir. 
Gül'den bu iddiaya cevap gecikmemiş, “Bizim dönemden kalan personelin tamamını temizlediler. Neyin sızıntısı!” diyerek tepki göstermişti…
Anlatmak istediğim, Gül'ün de Davutoğlu'nun da başını yiyen Gülen olmuş olabilir…
Erdoğan'ın; Gülen ile teması olan kimseye tahammülü yok…
Bunu da zaman içerisinde herkes görecek!
Olası bir erken seçimde büyük tasfiye yapılacak. Çünkü 1 Kasım seçimlerinin başbakan adayı Davutoğlu'nun listesinde çok sayıda cemaatçi isim vardı. 
Bu konuda Aydın'da nasibini aldı. 
Hem 7 Haziran hem de tekrar seçim 1 Kasım'da ısrarla 2. sıraya yerleştirilen Abdurrahman Öz, Davutoğlu'nun adayıydı. 
Öz ne de olsa Davutoğlu'nun avukatı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Davutoğlu'na karşı bile endişeleri varsa avukatının da bir dahaki dönem tercih edilmesi beklenemez.
Dedim ya bekleyip göreceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar