“SONUMUZ ŞİMDİDEN BELLİ”


Merkez Bankası, her yıl cari açığın tehlikeli bir biçimde arttığını açıklıyor, açıklamak zorunda kalıyor.
Cari açık dediğimiz şeyin sadeleştirilmiş anlamı, Türkiye’nin ithalatı ile ihracatı arasındaki farktır.
Yani, ülkenin, sattığından fazlasını satın alması.
Türkiye’nin cari açığı, geçen yıl da milyonlarca Dolar’ı tutarındaydı.
Türkiye, geçen yıl da, sattığından fazlasını satın alıyor... Ve sürekli olarak açık veriyordu.
Bu yıl da durum aynı.
Geçen yıl ülke ekonomisi alarm veriyordu, bu yıl Ancak bu yıl kıyametin oldukça yakında kopacağını haber veriyor…
Orhan Veli’nin çok sevilen bir dizesi vardır, bilirsiniz:
"Yok kızım, yok…
Sonumuz şimdiden belli:
Sende bu güzellik,
Bende bu züğürtlük olduktan kelli…"
Orhan Veli üstat kendi hayat tecrübesinden kalkarak son derece açık bir zorunluluktan söz ediyor.
Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği ekonomik durum da benzer bir zorunluluğu taşımaktadır.
Üretmeyeceksiniz… Ama sürekli tüketeceksiniz!
Her köşede bir alış-veriş merkezi açılmasına dönük, ithalata dayalı bir ekonomik model uygulayacaksınız ve sonra da hızla artan cari açığınızı borç para alarak yamamaya çalışacaksınız.
Borcunuz, nakit para ile ödenemeyecek bir duruma düştüğünde de, alacaklı devletlerin ileri karakolu görevine soyunup dalaşmadık komşu bırakmayacaksınız…
Sonra da bu aynı ülke ekonomisinin Dünya’nın sayılı ekonomileri arasına girdiğini ileri sürüp, politika yapacaksınız.
Bu nitelikte bir siyaset yapmak Türkiye halkının bütününü aptal yerine koymakla eşdeğer bir tavırdır.
Türkiye halkı [artık] her gün üflenmekte nefes tüketilen naylon balonun ardını görebilecek bir yerdedir…
Bir yerlerden pompalanan yabancı para dopinglerinin yarattığı geçici sakinlik, hormon yemiş turfanda patlıcanın, aldatıcı parlaklığını taşımaktadır.
Gerçeği mi görmek istiyorsunuz.
İşte Merkez Bankası’nın resmi verileri, alt alta sıralanmış rakamları…
Bu yılın cari açığı, geçen yılın cari açığından YÜZDE 3oo küsur misli fazla!..
Demek ki, Türkiye, geçen yıl (da) az satmış, çok satın almış... Bu tamam.
Ama bu feci durum her yıl tekrar ediyor.
İşte gelinen feci noktadaki en feci durum budur!
Gidin bir toplu alışveriş merkezine... Bakın raflardaki malların hangi ülke malı olduklarına. Meyvesinden, sebzesine, meyve suyundan gazozuna, diş fırçasından macununa, vidasından, çengeline kadar her mal, her torba ve her mal, “made in gavur”damgasını taşıyor…
Yerli üretimimiz, yerli sanayimiz ve ulusal değerlerimiz üzerinde emperyalist bir bulut yerleşmiş...
Ve ülkenin en temel ham madde kaynakları, en değerli, stratejik müesseseleri yabancılara [haraç mezat] satılmış durumda.
Siyasetimiz, yasalarımız, adaletimiz, toplumsal kurum ve kuruluşlarımız Avrupa Birliği etiketi altında yabancıların güdüm ve tekeline terk ve teslim edilmiş…
Gümrüklerimizi kaldırmışız; koruyucu her nevi kalkandan, destekten yoksun bırakılmış bir emek ve milli sermaye kitlesi, tarumar edilmeye çalışılmış... Sancılar içinde ve kendisini kaybetmek riski ile karşı karşıya...
Ve böylelikle de Türkiye’nin ekonomisi, geçen yıl alarm veren bir cari açık patlaması ile karşı karşıya...
İşte bilanço!..
Halk meseleye el koymalıdır. Bu ana-baba-amca-dayı-yandaş-stratejik ortak ve F tipi demokrasi sarmalını sandığa gömmelidir.
Varsa başka bir çaresi, buyurun siz söyleyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar