SÖZ SÖKE’DEN AÇILDI

İlçemizde son günlerde en hareketli kurum, Ziraat Odası... Başkan Kemal Kocabaş’ı tebrik etmek isteyenlerin ardı arkası kesilmiyor. Gerçek Gazetesi olarak, Ziraat Odası’na yapılan tüm ziyaretleri, an ve an izlemeyi sürdürüyoruz. Çünkü burada çok farklı ve hiç kimsenin tahmin bile edemeyeceği şekilde Söke’nin çeşitli sorunları konuşulup, tartışılıyor. Dün Ziraat Odası’nı, Terziler Odası Başkanı Salih Kılıç, Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Samet Can, Meyve ve Sebzeciler Odası Başkanı Bülent Çalışkan, Demirciler ve Madeni Eşya Sanatkarları Odası Başkanı Ahmet Tokmakoğlu ve Güllübahçe Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Hasan Toptay birlikte ziyaret ettiler.

Altı ayrı esnaf kuruluşunun aynı platformda biraraya gelmesi, şüphesiz ki, farklı görüşlerin gündeme taşınmasına neden oldu. Oda Başkanları “aklın yolu bir” anlayışı içinde Söke’nin önemli sorunlarına parmak basarken, sonuçta aynı görüşte birleştiler: “Durgunluk var... Esnaf kan ağlıyor!” Bu görüşlerini klişeleşmiş bir çerçeve içinde değil, beraberinde nedenlerini de en ince detaylarına kadar anlattılar.

Türkiye bir değişim mi geçiriyor? Her neyse hiç bir dönemde esnaf, bu kadar ağlamadı. Demirciler Odası Başkanı Ahmet Tokmakoğlu, “İlçemizde üç-beş kurumun işlerinin iyi olması, herkesin işinin iyi olduğu anlamını taşımıyor” dedi ve ekledi, “Söke ekonomisinde tarım faaliyetlerinin katma değer sağladığı yıllarda ticari ilişkiler daha iyi oluyor” dedi.

Ortaya başka görüşler de atıldı: “Bu yıl pamuk fi yatları çok iyiydi. Ama bu iyilik piyasayı canlandırmadı” ve Oda Başkanları neden yansımadığının tartışmasını da yaptılar. Nedeni açık: “Çiftçi, 7-8 yıllık birikmiş borcunu tamamını bu yıl ödeyemedi. Önümüzdeki yıl ürün fiyatları, aynı istikrarı sürdürdüğü ve hiç sorun yaşanmadığı takdirde çiftçiler ancak üç yılda kendine gelebilir.”

Ziraat Odası Başkanı Kemal Kocabaş ve diğer Oda Başkanları aynı görüşü paylaştı. Ve yalnız tarım değil, ilçeye endüstriyel yatırımların bir an önce gerçekleşti rilmesi noktasında birleştiler. Yani bölgenin kendi özelliğine uygun; mesela Sibaş örneğinde olduğu gibi tarıma dayalı bir sanayileşme modelinin hiç vakit geçirmeden ilçemizde yaygınlaştırılmasının gerekli olduğunu vurguladılar. Ancak nasıl gerçekleşeceği konusunda anlaşmazlığa düştüler. Çünkü ilçenin kaynakları yıllardır dışarıya taşınıyor. Bu nedenden kaynak birikimi olmuyor.

Demirciler Odası Başkanı Ahmet Tokmakoğlu; “O zaman Söke’ye dışarıdan kaynak gelmediği sürece kalkınma olmaz”

Türkiye’nin bir İstanbul Menkul Kıymetler Borsası var ve sıcacık petro-dolarları ülkeye çekiyor. Söke öyle mi? Söke yalnız dışarıya kaynak kaçırılan bir merkez değil, aynı zamanda göç veren bir ilçe!.. Özellikle yüksek öğrenim yapan gençlerimizin çoğu doğup büyüdüğü, ekmeğini yiyip, suyunu içtiği memleketine dönmüyor. Bu bir nüfus kaybı değil mi?

Sökeli Oda Başkanlarının görüşlerini kısa pasajlar halinde vermeye devam ediyorum. Söke’nin sorunlarını hiç bir tereddüte meydan vermeyecek şekilde güzelce anlattılar. Yalnız tarım, sanayi yatırımları değil, kültürel kalkınmadan da söz ettiler. İlçemizdeki bütün eğitim kurumlarının halkın katkıları ile geçirilmesine bir anlam veremediklerini söylediler ve konuşmalarına devam ettiler.

“Mesela Türkiye genelinde Milli Eğitim yatırımlarında, halkın katkısının en az olduğu il Aydın’dır. Ama nedense Aydın hep aslan payını alıyor. Adnan Menderes Üniversitesi’ne bağlı fakültelerin hepsi birer devlet yatırımıdır. Ancak iş Söke’ye gelince bu görev halkımıza verilmiştir. Bu yüzden yirmi yılda bir fakülte binasını zar zor inşa edebildik”

Bu sırada Ahmet Tokmakoğlu, “Söke bir an önce Vakıf Üniversitesi’ni kurmalıdır. Geçmişte böyle bir hazırlık vardı. Ne oldu bilemiyorum. Mevcudun yanına bir iki bina daha inşa etmeyi başarabilirsek, Vakıf Üniversitesi’nin kurulmaması için hiçbir neden kalmaz”

Altı Oda Başkanı’nın Ziraat Odası Başkanı Kemal Kocabaş’ı tebrik ziyaretinde ileri sürdükleri görüşleri bu kadar sınırlı değil. Haziran ayında yapılacak seçimlerden de söz ettiler. Bu seçimde Söke’nin TBMM’ye muhakak bir veya daha fazla milletvekili gitmesinin gerek olduğunu vurguladılar.

Kısacası Oda Başkanları, aklın yolu bir düsturu içinde Söke’nin menfaatlerinde birleştiler.

Siyasi partilerimiz de Oda Başkanları gibi, biraraya gelip anlaşsalar, ne güzel olur değil mi?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar