STADLARDA TERÖR

 

Son yıllarda sokaklardaki hareketlilik pek hayra alamet değil.

Peki sokağa çıkmak demokrasiye aykırı bir davranış mı? Değil! Ancak insanların neden çıktığı çok önemli. Esasında en büyük taşkınlıklara spor müsabakalarında rastlıyoruz. Geçtiğimiz pazar günü bir gazetede yayınlanan haber, Türkiye gerçeğini daha güzel ortaya seriyor. Haber aynen şöyle:

“Kentte bugün çevre illerden gelecek takviyelerle birlikte 6 bin polis görev yapacak. Derbi saatlerinde Atatürk Stadı ve çevresinde 2500 polis, 300 güvenlik görevlisi bulunacak. Tribünde polisler çitlerle tampon bölgeler oluşturacak. Stadı önce Göztepe, sonra KSK taraftarı terk edecek.”

Bu ortamda yapılacak maçafutbol müsabakası bile denmez. Olsa olsa “Arenada çarpışma” denir. Toplum, 20-25 yıl içinde bu duruma nasıl geldi? 30-40 yıl önce çeşitli kulüplere mensup taraftarlar yanyana oturarak müsabaka izlerlerdi. Günümüzde ise aralarına çitler ve duvarlar örülüyor. Hatta deplasman takımının taraftarları sahalara alınmaz oldu. Seyircisiz oynanan maçların sayısı her geçen gün biraz daha artıyor.

Ilımlı islam dedik... Türk hümanizmi dedik. Ama bu kültürle topluma birşey veremedik. Bu yeni modelle kültürel değerlerimizi her geçen gün biraz daha kaybettik. Bir bakıyoruz, Bursa’dan İstanbul’a gelen bir taraftar gurubu stadın önünden geçen kadınlara bıçakla saldırarak yaralıyor. Bu davranış şekli, toplumda birlik ve beraberliğin olmadığını gösteriyor. Toplum bireyleri neden süper bireyciliğe döndü? Kimse dönüp arkasına bakmıyor. Dönmüş olsalar ülkenin her gün birşeyler kaybettiğini görürler. Artık AK Parti İktidarı ile kayıplarımızın daha fazla olduğunun farkına varmaya başladık. Ama artık nafile, ahlak, bilinmeyen bir meçhule doğru hızla yol alıyor.

Sözde AK Parti iktidarı yeni dünya düzeni denilen liberal ekonomiyi benimsedi. Ancak siyasette liberal olamadı. Bütün dünyada sıradanlığı yürüten ahlak bile göreceli hale geldi. Oysa liberal olsan bile özgürlüğün de limitleri vardır. Stadları yakmak, yıkmak, adam bıçaklamak, adam öldürmek özgürlük anlamına gelmez.

Eskiden İngiltere’nin Liverpool kentinde spor müsabakalarında hiç olay çıkmazmış. Liverpool Limanı eski özelliğini kaybedince dünyanın en büyük limanında işsizlik had safhaya ulaşmış, kentte oynanan spor müsabakalarında holigan adı verilen saldırganlar türemiş. Demek ki holiganlığın asıl nedeni işsizliktir. İşsizlik, ahlaksızlığı da beraberinde getirmiştir.

29 Mayıs 1985 tarihinde Heysel Stadında Liverpool ve Juventus arasında oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası Final Maçında holiganların neden olduğu kargaşada 39 seyirci hayatını kaybetmiştir. İngiliz takımları 5 yıl Şampiyon Kulüpler Kupasından çıkarılmış, ancak görüldü ki 5 yıl sonra hiçbir şey değişmemiş. Holigan, yine holiganlığını yapmış, İngiliz seyircileri dünyanın birçok stadına alınmaz olmuştur.

Görüldüğü gibi spor alanlarında görülen şiddetin tek nedeni işsizliğin yarattığı insan tipi holiganlıktır. Türkiye’de görülen seyirci taşkınlığı da mutsuz insanların yarattığı bir kaostan başka birşey değildir.

Hak hukuk, örf ve ananeler, köken, din birliği bile bizleri birleştirememiş. Yani toplumsal mutabakatı sağlayamamışız. Bunu başaramadığımız için stadlara kesici aletlerle girmeyi gelenek haline getirmişiz.

Düşünebiliyor musunuz? Bizler her hangi bir konuda münazara yapamıyoruz, eleştiri yapmaktan kendimizi alıkoyuyoruz. Çünkü eleştiri düşmanlıkla eş değer anlamına geliyor.

Toplum bireyleri neye inanacağını bilmez duruma düşmüş. Mesela Türk kelimesinin Anayasa’dan kalkmasını isteyenlerin oranı % 40! Kalkmasın diyenlerin oranı ise % 60... Bu rakam sizleri tatmin etti mi? Toplumun % 40’ı Türk kelimesinin Anayasa’dan kalkmasını neden istiyor? Yoksa bu kesim baskıcı unsurlar nedeniyle topluma entegre olamadılar mı? Yarım milyon üniversite mezununun işsiz olduğu bir ülkede daha ne beklenir? Yani bir kalitesizlik almış başını gidiyor. Bu kalitesizlik toplumu ahtapot gibi sarmaya başladı. Bu durumda dindarlığı ön plana getirenlere ne demeli. Çünkü insan hem dindar, hem kapitalist olamaz. Çünkü kapitalizmin artı değer kuramı İslamiyete zıttır.

Önceki ve Sonraki Yazılar