Tarihi kule ve konak koruma bekliyor

Tarihi kule ve konak koruma bekliyor

YOK OLMA TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA KALAN ARPAZ KONAĞI VE KULESİ'NİN KORUMA ALTINA ALINMASI İSTENİYOR - ÇEVRECİLER AYDIN'IN NAZİLLİ VE BOZDOĞAN İLÇELERİ ARASINDA BULUNAN ESENKÖY'DEKİ ARPAZ KONAĞI İLE KULESİ'NİN KORUMA ALTINA ALINMASINI İSTEDİ


Gerçek Gazetesi
Nazilli ve Bodzdoğan ilçeleri arasında bulunan Esenköy'deki tarihi Arpaz Konağı ile Kulesi'nin koruması isteniyor. Bölgede inceleme yapan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği(EKODOSD) yönetimi, yetkilileri bu konuda göreve çağırdı.
Sırasıyla Perslilerin, Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların ve Osmanlıların yaşadığı eski ismi Harpassa olan, 1962 yılına kadar Arpaz olarak geçen, Nazilli ve Bozdoğan ilçeleri arasında bulunan, günümüzdeki ismiyle Esenköy'de, pek fazla bilinmeyen tarihi yapılar bulunuyor. Bugünkü Esenköy'de antik Harpassa'dan başka, yakın tarihimizde önemli olayların geçtiği, ilginç mimari yapısıyla Arpaz Beyler konağı ve Kulesi yer alıyor. Bir külliye şeklinde olan bu yapı, Osmanlı padişahı II. Beyazıt tarafından Arpaz Tımarı Gedik Ahmet Paşanın oğluna verilmişti. Gedik Ahmet Paşa'nın sipahi yetiştirip, seferlere katıldığı biliniyor. Arpaz Beyi Hacı Hasan Bey, ıslahat Komutanlığı sırasında Rodos'a sürgün gönderilmişti. Daha sonra padişah tarafından affedilerek geri dönmüştü. Geriye dönerken yanında Rodoslu yapı ustaları getirerek, Arpaz Kulesi'ni yaptırdı. Taş, ahşap, kireç, yumurta akı ve kum yapının asıl malzemelerin oluşturduğu kulenin yanı başında, taş duvarlar ve kestane payandalar üzerine kurulmuş konağın yaz ve kış odaları ile büyük bir hayat diye tabir edilen verandaları var. Her odanın tavanı ve kapıları oyma ağaç işlemelidir. Kapısındaki çiviler, küflenmemesi için gümüşten yapıldığı biliniyor.Verandaları tutan sütunların ise işlenmiş ahşaptan yapıldığı öğrenildi.
Esenköy Muhtarı Mehmet Durmaz, şu anda Arpaz Konağı ve Kulesi'nin olduğu yerin, Arpaz ailesine ait olduğunu belirterek, Arpaz ailesinden Aydın Arpaz, Rıza Arpaz ve Kayhan Arpaz vefat ettiğini söyledi. Bunların çocukları günümüzde Nazilli ilçesinde yaşamakta ve yaz aylarında köye geliyor. Muhtar Durmaz, “Beylerden çocuklarına miras kalan konak ve kule tarihi eser niteliği taşımasına rağmen, hiçbir iyileştirme yapılmamış. 5 yıl önce Aydın'dan buraya gelen yetkili kurumlar, ailenin imzayı vermesi halinde buranın restorasyonu için 100 milyar göndereceklerini söylemişler. Bugüne kadar imzada verilmemiş, para da gelmemiş. O günden bu yana yapıyla ilgili başka hiçbir gelişme olmamış. Arpaz ailesinin mirasçıları, yaşlı bir kadını konağın köşesindeki eve, ortalığı temizlesin ve baksın diye yerleştirmiş. Ancak bugüne kadar ayakta kalan eve bakıldığında, her an çökme ihtimalinin bulunduğu gözlenmekte ve yaşlı kadının da hayatı risk altına girmekte olduğu görülmektedir “ dedi.
Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği Başkanı Bahattin Sürücü, “ Günümüzde gerçek olan bir şey var ki; kule ve konak her geçen gün yıpranmakta, eğer acilen bir koruma çalışması yapılmazsa, tamamen yok olacağı görülmektedir. Üzerinde leyleklerin yuva yaptığı, içinde ineklerin dolaştığı, odalarının saman damı olarak kullanıldığı, ahşaplarının çürüdüğü, bakımsızlıktan ocaklarında incir ağaçlarının çıktığı bu benzersiz yapının restore edilmesi, Esenköy halkının geleceğini sosyal ve ekonomik anlamda olumlu yönde etkileyecektir.Başka bir yerde benzeri bulunmayan ve Afrodisias'a yakın olan bu yapı, bölge turizmine zenginlik ve cazibe katacaktır “ dedi.
Böylesine güzel şato benzeri kulenin ve konağın kurtarılması için gerek Arpaz ailesinin mirasçılarına, gerekse Kültür ve Turizm Bakanlığı'na büyük görevler düştüğünü belirten EKODOSD Başkanı Sürücü, “ Derneğimiz gitmiş olduğu yörelerdeki arkeolojik ve tarihi yerleri de ziyaret etmekte, bu zenginliklerin tanıtılmasına katkı yapmakta, bu dünya miraslarının gelecek nesillere aktarılması için korunmalarına yönelik kamuoyunu bilgilendirmekte ve ilgili kurumları uyarmaya gayret etmektedir “ diye konuştu.
ARPAZ KULESİ'NİN YAKIN TARİHTE GEÇEN HİKAYESİ
Arpaz Kulesi'nin yakın tarihimizde geçen bir hikayesi vardır. Kırsal alanda ve köylüler arasında bir efsane olan döneminin en namlı efesi Çakırcalı Mehmet Efe, Ermenek'ten gelen Yörük göçüyle birlikte Babadağ eteklerine gelir. Bir Yörük aşiretine misafir olur. Çakırcalı bulunmadığı zamanlarda olanı biteni bir bir öğrenir. Gelen köylüler çektikleri zulümleri, başlarına gelenleri efelerine anlatırlar. O dönemde Bozdoğan'la Nazilli arasındaki Akçay köprüsü'nü sel götürdüğünü ve iki ilçeyle, birçok köyün ulaşımının kesildiğini söylerler. Çakırcalı Mehmet Efe, köprünün yakınlarında bulunan Arpaz Konağında oturan Osman bey'e, köprüyü yaptırması için haber salar. Osman Bey gelen heyete bir şey söylemez ama kardeşi ve Çerkes muhafızları Çakırcalıya küfür yağdırır. Köylüler geri gelirler ve durumu Çakırcalıya anlatırlar. Eski derebeylerinden olan Osman bey cesur ve zengin bir adamdır. Yiğitliği de efe şerrinden kurtulmak için yaptırdığı, Arpaz Kulesi'nden gelmektedir. Köprüyü yaptırmayan Osman Bey, Çakırcalı Mehmet Efe tarafından yakalanarak dağa kaldırılır. Çakırcalı Mehmet Efe, Rüştü Kobaş komutasındaki bir gönüllü zaptiye birliğince Karıncalı Dağları'nda kuşatılmıştır. Meydana gelen çarpışma sonrası Arpazlı Osman beyin cesedi ve yanında başsız ve elleri kesilmiş yatan, karısının teşhis ettiği Çakırcalı Mehmet Efe'nin cesedi bulunmuştur. (iha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum