TERANE

 

 

İlk kez yazıya başlarken, başlığı hemen buldum. Aklıma düştü sabah sabah. Bir sözcük vardı. Sık sık tekrarlanan konulara yada sözlere karşı usanmışlığı anlatan. Evet buldum TERANE.

Bu konuda yazmadan duramaz insan. Kendisini tarihine, toplumuna ve insanlığa karşı sorumlu hisseden her bireyin muhakkak ki söyleyecek bir sözü olmalı. Benimde birkaç sözüm var. Doğaldır ki, biraz sonra söyleyeceklerimizden dolayı bazı arkadaşlarımız alınabilirler. Hatta bazıları bizi suçlayabilir. Ama olsun. Dost başa düşman ayağa bakarmış. Biz başlara bakarak söyleyeceğiz. Anlayana...

Bu seçime sosyalistlerin ve sosyal demokratların hatta sağ liberallerin bile ortak bir cephe de girmesi taraftarıyım. Bu konuyu daha önceki bir yazımda da belirttim. CHP ye çağrı niteliği de taşıyan bir yazı gibiydi.

Zaman içerisinde ne oldu.

Kimselerin haberi olmadan ve sanki bir sır gibi, sol siyasi partiler Demokratik Platformu diye bir platform oluşturulmuş. Platformda kimler var. CHP, SHP, DSP, ÖDP, EMEK Partisi ve Disk ile Eğitim-Sen ve adı sayılmayan diğer demokratik kitle örgütleri varmış ..

Bu sol örgütlerimizin başları toplantı üzerine toplantı yapmışlar ve sonuç.

Platform sözcüsünün açıklamasına göre, seçilebilinir bir yerden iki meclis adayında CHP ile anlaşılamadığından dolayı ittifak sağlanamamış. Oysa programda anlaşmaya varılmışmış. Ve açıklamada anlaşmazlığın tek adresi olarak CHP gösterilmekte. Veryansın edilmekte.

Burada CHP’nin taraftarı gibi davranma niyetimizin olmadığını da açıkça söyleyelim. Çünkü kimi okuyucularımız yanlış anlayabilir. Amacımız haklının hakkını vermek. Haksıza da haksızlığını göstermek.

Devam edelim. Sol platformadaki arkadaşlarımızı yıllardır tanıyoruz. Bir kısmı henüz daha kendi partileri yada örgütleri içerisinde demokrasiyi sindirememiş arkadaşlarımız. Küçük olsun benim ya da bizim olsun mantığı ile yıllardır örgütlerini çoğaltamamış arkadaşlarımız. Dahası benden başka sol yoktur diyen arkadaşlarımız. Nasıl oluyor da kimselerin haberi olmadan sol platform içerisinde demokratik olmaya çalışıyorlar. Nasıl oluyor da kapalı kapılar arkasında bir takım ne olduğu belli olmayan kör görüşmelerden sonra, Söke’deki tüm sol düşünen insanları bağlayacak nitelikte ve bölüp parçalayacak nitelikte açıklamalar yapabiliryorlar. Söke’mizdeki sol düşünen ve üreten insanlar sadece platform toplantıcıları mı?

Daha dün bir sendika yemeğinde, ve o sendikanın içerisinde sosyal demokratlar ve hatta CHP'lilerin olduğunu bile bile, CHP’ye ver yansın eden bir başka sol parti başkanımızın gerçek kavgası kiminle. Ve daha sonra aynı parti başkanımız birlikteliği sağlayacak plattormun sözcüsü olabiliyor.

Daha o günden belli değil miydi CHP ile uzlaşılamayacağı. O zaman neydi bu kör görüşmeler, toplantılar. Platformun sözcülüğüne yada görüşmelerin yapılmasında daha pozitif ve tarafsız durabilecek insanlar neden düşünülmedi.

Öte yandan,yapılan görüşmeler sonucu programda anlaşma sağlandı ise, meclis üyeliğinin ne önemi var. Önemli olan meclis üyelerimi yoksa program mı? Program ana unsur olduğuna göre, ha bir meclis üyesi olmuş, ha onbir! Ya da hiç! Ne fark eder? Kim gelirse gelsin anlaşma sağlanan programı uygulamayacak mı?

Yine sormak gerekiyor. Platform içinde olan yada olmayan arkadaşlara. Şimdi anlıyoruz. Bu anlaşmama görüşmeleri yapılırken, DSP tek başına seçimlere gireceğini kulaktan kulağa deklare ediyordu. Hatta CHP küskünlerini, Necdet'le kavgalı olanları, gerçek solcuları, sosyal demokratları ve hatta sosyalistleri kendi çatısı altında toplamaya çalışıyordu. Ve bildiğimiz kadar, bu konuda birçok insana gidildi, gidilecekti. Sokakta ve karşılaştığımız tüm mekanlarda aynı konuşmalar yapılıyordu, DSP ye gelin diye. Bu konuşmalar yapılırken, aynı zamanda bir anlaşmanın çıkmayacağı kesin olan kör görüşmeler sanki saman altından su yürütürcesine yapılıyordu. Neden?

Her halde amaç solu bütünleştirmek değil, eh İŞTE BİZ UĞRAŞTlK AMA CHP YA DA BAŞKAN MlZlKÇlLlK YAPTI diyerek sol seçmenin kafasını bulandırmaktı. Ya da ağır olacak ama, aldatmaktı.

Olmuyor arkadaşlar. Söke'deki sol seçmene yada sola sempati duyan seçmene bu yapılanlar yakışmıyor.

Beş yıl önceyi anımsayın. O zamanda sol güçbirliği adı altında bir yapılanmaya gidildi. Bu yapılanmada amaç diyorduk halka, "amacımız seçimler için değil bu birlik, seçimlerden sonrası için" Ama ne oldu, seçime güçbirliği adı altında Söke’nin hiç tanımadığı bir adayla gidildi ve güçbirliği içinde olan partiler bile kendi adayına oy vermedi.

Ve seçimlerden hemen ertesi gün güçbirliğinden eser kalmadı. Şimdi de birileri platform oluşturuyor ki, o birileri yıllardır sol siyasetin içinde var olan ama sol seçmeni bir gıdım bile çoğaltamayan arkadaşlarımız, yine sanki tüm sol seçmeni temsil ediyormuşçasına asıyor, kesiyor. Suçluyor. Bir takım küçük ayak oyunları ile ayakta durmaya çalışıyor. Solu çoğaltmak yerine bölüp parçalıyor.

Kardeşim, atı alan Üsküdar'ı geçmiş, sen hala niye CHP ile uğraşıyorsun? CHP’nin içerisinde, o çok değer verdiğiniz EMEK PLATFORMUNDAN üyeler var. Hatta kendi sendikanızdan emekli olmuş öğretmenler var. Bunlar varken daha ne istiyorsun demezler mi insana! Yoksa kendi adamlarının olmasını mı istiyorsun? Rahat çekip çevirmek için... CHP ile uğraşacağına ülkeyi Ortaçağ karanlığına götürmeye çalışan sağ partiler ile uğraşsan bir sağ düşünen insanı sola çekebilsen, kazandırabilsen daha iyi olmaz mı? Beş yıldır kaç tane yeni insan bu sol platformdaki partilerimize üye olmuş. Sol platformdaki partilerimiz kitleleri kendi partilerine çekebilmişler mi? Dernekler bile yeni üye kazanırken acaba ...

Acaba basına yapılan açıklama tamamen doğru mu? Çünkü kulağımıza gelen bazı farklı sesler var. Suçlama karşı suçlamayı getirmez mi? Ve bu karşılıklı suçlamalarla kaç tane yeni oy alabilirsiniz?

Arkadaşlar, baştan sonu belli olan kör bir deneme yaptınız .Ve bunu da yine kendi kendinize yaptınız. Kitlelere sormadınız.O zaman olmadı ise bırakın. Denedik olmadı deyin. Diğer suçlamalara ne gerek var? Ya kulağımıza gelenler doğru is, e bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Gerçi yıllardır hesap veren yok ki.

Olmuyor arkadaşlar olmuyor. Siz gazetelere, televizyonlara beyan verdikçe solu büyütmüyor küçültüyorsunuz. Sizler o çok sevdiğiniz partilerinizin başında dururken üye kazanmıyor kaybediyorsunuz. Şimdi soruyorum size, alınmayın kırılmayın. En iyi biz birbirimizi biliriz ve muhakkak ki yıllardır en iyi siz biliyorsunuz.

Nedir bu seçimden seçime bir araya gelip yine kendi kendini yemek? nedir bu, dönüp dönüp hep aynı şeyleri söylemek?

Nedir bu terane?

Biz usandık, Siz usanmadınız mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar