Trafik karmaşası

Yaz sezonunun ortalarına geldiğimiz bu günlerde, trafiğin de epeyce yoğunlaştığını görüyoruz.  Sezon dolayısı ile trafik denetimleri sahil kesimlerine kaydırıldı. Söke, ne de olsa iç kesimdeki yerleşim birimi sayıldığı için, Söke emniyetinin elinde bulunan kısıtlı imkanlarının %90 sahil kesimlerine kaydırıldı. Bu nedenle de Söke trafiği, tam bir rezalet haline dönüştü. Bir tek trafik aracı ile görevlendirilen Trafik memurları canla başla, Söke içerisinde meydana gelen olaylara yetişmeye çalışıyorlar. Trafik ekibinin yetersiz kaldığı ilçemizde birde, duyarsız sürücülerin çokluğu işleri Arap saçına dönüştürüyor. Bunaltıcı sıcakların insanları çileden çıkardığı bir yaz yaşıyoruz. Sürücü hatalarını sürücülere hatırlatmak kimin haddine. Hepsinin tepesine sıcak vurmuş. İki gün önce Albayrak caddesinde sahnelenen olay, alacak derslerimizim, ezberleyecek ödevlerimizin ne kadar çok olduğunu gösteriyordu. Falan plakalı kamyonet sürücüsü, arabasını dükkanı önündeki park eden diğer aracın önüne park eder. İkili park yapılır. Sürücü, dükkan sahibi tarafından uyarılır. Aralarında geçen kısa diyalog şöyle. -Arkadaşım. Burası dükkan. Önünde bir araç park yapmış. Sen de park yaptın. Hem benim dükkânımın görüntüsü kesiliyor, hem de yol daraldığı için trafik sıkışıyor. Başka yere park yapsanız olmaz mı? Verilen cevap karşısındakini hem suça sürükleyici ve hem de oldukça kabaca. -Yol senin mi,  L… Babanın yerimi? Şimdi gidecem. Yolun kirasını sen mi veriyorsun. Git işine be… Dükkan sahibi yinede babacanmış ki, ya sabır çekip sessizce dediğine, diyeceğine pişman içeri girdi. Allah vermesin, “Sen ne diyorsun   …...”., veya sarf edilen başka bir kelime ile karşılık verilse idi, çok kötü şeyler olabilirdi o an. İşte trafik karmaşasının bir vahim örneği. Millet olarak patlamaya hazır bombayız. Patladık mı da, sonu telafi edilemeyecek olayların içine düşeriz, yananlar da hep geride bıraktıklarımız olur. Bunun yanında daha neler, neler. Hele motor üzerinde  hava atan, sürat yapan, caddelerde kovalamaca oynayan motorlu sübyanlar. Bunlar bir başka âlemde yaşıyorlar. Ne trafik işareti biliyorlar, ne trafik ışığı, ne de  kural. Hele Albayrak caddesinden geçerlerken  içim gidiyor. Alabildiğine hızlı, alabildiğine tehlikeli sürüşler. Bu gençlerin ana babaları bunları her halde çöplükten bulmuşlar. Akılları başlarına ateş düştüğünde geliyor ama, iş işten geçiyor o zamanda. Bir de, sürücülerin gidecekleri yerlere bir an evvel çabuk gitme isteği yok mu, esas felaket o zaman geliyor. Aslında sürücüler hız yapmakla kendilerini kandırıyorlar. Ne kadar hızlı gidilirse de, varacakları yere en erken üç beş dakika erken gidebilirler. Sürücüler, bununda farkında değiller. Bunu uzun yolculuk anında yollarda canlı olarak yaşıyoruz. Acele gideceğim diyerek bir başka otoyu sollayıp gidenler, bir zaman sonra takıldıkları yoğun trafik sayesinde, hemen arkalarında geçtikleri aracı görürler. Ben şahsen bu durumda, araca doğru bakıp, sürücüsüne alaylı fakat acılı bir şekilde gülümserim. Belki aklı başına gelir diye. Bir de bu trafik karmaşasını iktidar yanlısı veya hali vakti yerinde insanların, işletmeleri önünde yaptıkları uygulamalar yaratıyor gibi geliyor bana. Söke caddeleri zaten dar. Yan yana sıralanan çift araçların yanı sıra, birde dükkan malzemelerinin ana cadde üzerinde teşhir edilmesi yok mu, buralara kimse bir şey diyemiyor. Bunlar imtiyazlı kişiler oluyor her halde. Medeni toplumlarda satılacak mallar reyonlarda sergilenir ve satışa sunulur. Görülüyor ki, Söke’de mallar, cadde üzerlerinde sergileniyor ve satışa sunuluyor. Esasen bu imtiyazlı kişiler caddelerin halkın kullandığı alanlar olduğunu iyi biliyorlar ama, dediğim gibi, imtiyazlı oldukları için kimse bir şey diyemiyor. Zaten Türkiye imtiyazlılar ülkesi olmuş, sanki eski Roma’ da yaşıyoruz. Her yeri senatoda bulunan insanlar paylaşmışlar. Halk varoşlarda. Trafikteki bir sorun da bu imtiyazlılar. Bu insanlar mallarını caddelerde teşhir ettikleri gibi, araçlarını da istedikleri yerlere park edebilirler. Görevini yapan memurdan uyarı aldıklarında da, “vay sen misin “diye, onu bir başka yere sürgün ettirebilirler. Eğer, Söke yaşayanları trafik sorunlarını kendileri yaratmazsa, bir tek trafik aracı, diğer sorunların üstesinden gelebilir. Anlayacağımız, bir tarafta ikili sıra olmuş araç konvoyları, bir tarafta sergilenen motorlu, motorsuz araç ve inşaat malzemeleri sergileri, bir tarafta tüketim malzemesi teşhirleri, köşe başlarında karpuz kamyonları, sarhoş sürücüler cabası. Bunun üstesinden gelmeye çalışan bir tek trafik aracı. Tam bir trafik karmaşası. Allah yardımcımız olsun.  

Önceki ve Sonraki Yazılar