E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

Yeni Milet Müzesi, yine yanlış yerde yapılıyor

 

Rahmetli Ord. Prof. Ekrem Akurgal: “Milet Müzesi yanlış yere yapılmış. O müze, Söke’nin girişinde olacaktı ki, Kuşadası’na, Bodrum’a, Didim’e ve Söke’ye gelen turistler, yol üstünde olan müzeyi gezerek, ören yerlerini görmek için motive olsunlar!” diyordu. Eski müze müdürlerinden arkadaşım rahmetli Arkeolog Doğu Göksel’de bu görüşte idi. Yine Milet Müzesi’ne  yıllarca emek veren, uzun yıllar da müdürlüğünü yapan A. Semih Tulay da, müzenin ya Söke girişine, ya da Didim-Bodrum yol ayrımındaki dalyanda yapılmasını istiyordu.

İyi de bu üç arkeoloji uzmanı neden buraları istiyor da, eski yerini beğenmiyorlardı? Gelin yine onların görüşleri ile bu soruya yanıt arayalım. Üçünün de ortak görüşleri şuydu:

1- Müze anayoldan kenarda kaldığı için ulaşım sorunu vardır. Bu nedenle fazla ziyaretçi olmuyor.

2- Kıyıda kaldığı için Kuşadası’na, Didim’e, Milas’a ve Bodrum’a giden turistler, müzeyi göremiyor. Eğer müze anayol üzerinde olsa, ziyaretçisi çoğalacak.

3- Çalışan personelin kent merkezinde oturması sağlanıp, personel giderleri azalacak.

Akyeniköy Belediye Başkanı Sayın Yılmaz Öz’ün düzenlediği bir gezi nedeniyle Girit Adası’na gittik. Bu gezide Milet Kazı heyetinden Alman Prof. N. Meyer, Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Prof’larındanRafet Dinç, o zamanki Milet Müzesi Müdürü Arkeolog A. Semih Tulay da bu gezide idiler. Bunlar ve Yunanlı arkeologlar, A Nikolas Kenti Tiyatrosunda arkeoloji ile ilgili görüşlerini ortaya koydular, çok yararlı tanıtıcı görsel sunumlar da yaptılar. Ben, orada Doğu Girit Müzeler Baş Direktörü Prof. Sayın N. Papadakis ile tanıştım. Bize Doğu Giritteki antik kentleri gezdirdiler. Çoğumuzun sanat tarihi derslerinden tanıdığı ünlü Knasos Sarayları’nı bilirsiniz. Minos uygarlığının ünlü kalıntılarının yeraldığı örenleri de gezdik. Daha sonra bu örenlerden çıkarılan kalıntıların sergilendiği müzeye gittik. Müze bizim Milet’te veya Afrodisas’ta olduğu gibi ören yeri içinde değil, Kandiye kentinin merkezinde idi. Prof. Nikos Papadaki’ye sordum:

- Bu müzeyi, neden ören yerinde yapmadınız? Orada olması daha yararlı olmaz mıydı? Hoca gülümseyerek, sorumu yanıtladı:

- Ören yeri, kent merkezine 35 km. uzaktadır. Her zaman oraya gitmek zor oluyor. Ama burayı Kandiye’ye gelen herkes kolayca görüyor, daha sonra ören yerlerine gidiyorlar.

Daha sonraki yıllarda, Prof. Papadaki Türkiye’ye geldi. Ona Milet’i, Efes’i, Afrodisyas’ı gezdirdik. Milet Müzesi ile Afrodisyas müzelerinin yerlerini kent merkezine ve anayola uzak olduğu için aynı nedenlerden dolayı beğenmedi. Selçuk Efes Müzesini beğenerek şöyle dedi:

- Bay Tekin, işte bak müze böyle yerde olmalı. İzmir’den doğuya seyreden her yolcu, dilerse bu müzeyi görür.

Bu yazdıklarım, bir uydurma senaryo falan değil. Gerçek hayattan ve bizzat yaşadıklarımdan, gördüklerimden örneklerdir.

Şimdi gelelim Milet Müzesine. Eski konumuna o bilimin uzmanları karşı çıkarken, şimdikiler neye istinaden bu müzeyi yine eski yerinde inşaya başladılar? Müze, hem kıyıda kalıyor, hem de emniyetli bir yerde bulunmuyor. Bu müze Söke girişinde veya Akyeniköy dalyanı, Bodrum-Didim yol ayrımına yapılırsa, ören yerine reklam olur, hem ören yeri ve hem de müze ziyaretçi bulur.

Ben, şunu anlamıyorum. Bir olguya o olgunun uzmanları mı, yoksa politikacıları veya köylüleri mi karar verir? Eğer uzmanları veriyorsa, yukarıda anlattığım görüşlerin sahiplerinin tersine bu bina yine eskiden olduğu gibi yanlış yere yapılıyor. “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” diye bir söz var. Halkın uğramadığı, insanların görmediği müze altından olsa neye yarar?

Eğer yeni müze binası önerilen yerlerden birine yapılsaydı, binlerce insan zaman ve para kaybetmeden bu müzeyi gezip görecek, başkalarına da önerecektiler. Şimdi ne olacak? Hiç hiç!..

“Eski tas, eski tarak” devam edecek. Ne Didim’e, ne Milas’a, ne Bodrum’a, ne Söke’ye ve ne de Kuşadası’na gidenler, bu müzeyi görmeyecekler. Öyle ise niçin yapıyorsunuz?

Oysa, bir lokal müze olmasına rağmen Milet Müzesi çok değerli belge niteliğinde eserlerle doludur. Bunların okunması, tercüme edilip aydınlatılması için çok çalışmak gerekiyor. Bu çalışmalarda öyle yazı ortasında olmaz. Uzmanlar, kent merkezine yakın yerleri tercih ediyorlar. Uzmanların görüşü doğrultusunda yapılsaydı, çok iyi olacaktı. Haydi hayırlısı olsun. İnşallah iyi olur.

Duyumlarıma göre temel kazısı yapılırken bir heykel çıkmış. Kepçe ile Ören yerinde kazı yapmak doğru değildir. Ya kazma, kürekle yapsınlar, ya da bıraksınlar. Orası Antik kentin önemli bir alanı olup, henüz kazı yapılmamıştır. Yarın kazı yapılırken müze yeniden yıkılacak mı? Bilimsel kazı çalışmaları bu konuyu ortaya koyuyor.

Söke’de DSİ’den boşalan binalar ve bahçe bu müze için çok güzel bir mekan olur. Biraz tadilatla bu binalar müzeye dönüştürülür. Tam da merkezi bir konum kazanır. Bakanlık ve yetkililer, iş işten geçmeden bu işi bir kere daha düşünün!..

Önceki ve Sonraki Yazılar