Başkan bu işin neresinde?

 

 

Saldırıya uğramamın daha doğrusu şahsıma yönelik linç girişiminde bulunulmasının üzerinden 21 gün geçti. Geçen süreçte sabırla iyi niyetle bekledim, "acaba Başkan Özekmekçi ne zaman ziyaretime gelir, yaşanan üzücü olaydan dolayı kınamada bulunur!" diye.

Konuyu şahsileştirmediğim gibi, Başkan Özekmekçi'ye yönelik eleştirilere de cevap verdim. Saldırıyı gerekleştirenler, emri verenler yakalanmadığı için kimseye yargısız infaz yapılamayacağını belirttim. Bir nev'i garantör oldum. "Tarzı değil!" dedim. Hem de, 29 Haziran'da makamında yaptığı tehdit vari, "artık sadece sana değil, eşine ve çocuklarına da zarar gelecek, bunu bil!" şeklindeki uyarısına rağmen. Saldırı anında arabada uyuyan kızım ve yeğenimin arabadan inmelerinin beklenmesine rağmen. Hastanede yatarken yaptığımız telefon görüşmesindeki ifadesine rağmen. Saldırganların kimler olduğunu, saldırı emrini kim veya kimlerin verdiğini bildiğini düşünerek yardımcı olmasını istemiştim. Çünkü, neredeyse bir yıldır hem beni hem de teyzesinin oğlu Turgut Türkoğlu'nu uyarıyor, saldırıyı gerçekleştirecek kişi veya kişileri engellediğini söylüyordu. Buna istinaden emniyet güçlerine yardımcı olmasını isteyerek, "Saldırganlar kimler, isim vermeni istiyorum" dedim. Aldığım cevap ise; "bu konuda yardımcı olamam. İsim vermem demek, benim de o kişilerle birlikte olduğum anlamı taşır!" şeklinde olmuştu.

Saldırganları biliyor ama söylemiyor ya da söyleyemiyor! Başkan Özekmekçi bir şeylerden mi korkuyor?

Merak etmeye başladım, "acaba Başkan Özekmekçi bu işin neresinde?".

Başında mı, sonunda mı, ucunda mı, köşesinde mi? Yoksa orta göbeğinde mi? Bu sorunun cevabını benim gibi, Söke kamuoyu da çok merak ediyordur sanırım.

Başkan Özekmekçi'nin saldırganları ve emri veren kişi veya kişileri bildiği halde 21 gündür sessizliğe bürünmesi beni şüphelendirmeye başladı. Ne demek! biliyorum ama söylemem ya da söyleyemem. Söylersem ben de o kişilerle aynı kefeye girerim. Suça iştirak etmiş sayılırım. Bu nasıl bir mantıktır? Bir şeyler bilip, emniyet güçlerine yardımcı olmamak ne demektir?

Düşünmek bile istemiyorum ama, yoksa Başkan birileri mi koruyor?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Söke İlçe Başkanı Sevim Şahin saldırıyı kınamak istiyor ve "basın toplantısı düzenleyelim, Durmuş Tuna'nın yanında yer aldığımızı gösterelim!" teklifinde bulunuyor ama talebi geri çeviriyor. Diyor ki, "Saldırıyı biz mi yaptık, biz yaptıysak kınayalım, basın toplantısı düzenleyelim."

Nasıl bir zihniyettir anlayabilmiş değilim!!!

Olayı sıcağı sıcağına kınayanlar oldu. İlk kınayan AK Parti Aydın Milletvekili Mehmet Erdem, İçişleri Bakanlığı, sırasıyla da AK Parti Söke Teşkilatı, Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, MHP Söke İlçe Teşkilatı, Eğitim Sen Söke Temsilciliği vs.

Saldırıyı kınadıkları için bu kişiler suçlu mu ilan edildi?

Geçen süreçte en ufak bir iyi niyet göstergesinde bulunmayan Başkan Özekmekçi'nin sorgulanmasını istiyorum. Bilgisine başvurulmasını bekliyorum. Kalleş saldırının faillerinin bulunması, yargıya hesap vermeleri için bu şart.

Başkan Özekmekçi'nin bu işin neresinde olduğunu bilmek en doğal hakkım olsa gerek. Başkan Özekmekçi hakkında yayın yoluyla ve resmi kanallar aracılığıyla şikayetçi olduğumu, suç duyurusunda bulunduğumu herkesin bilmesini istiyorum. Saldırıyla ilgili sonuç alınır ve failler yakalanır ise; Başkan Özekmekçi'nin izleyeceği tutumu merak ediyorum. Vicdan sahibi ve iki çocuk sahibi olan bir insanın saldırıya daha farklı yaklaşmasını beklerdim. Sus pus olmasını değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar