MEHMET ALİ OKLAY

MEHMET ALİ OKLAY

ÇÖZÜM SÜRECİ

Son zamanlarda adı böyle konulan yani çözüm süreci denilen, degişik isimlendirmelerden sonra (Kürt sorunu, çözülme süreci v.s ) adı sabitlenen süreç.
Aslında çözüm bütün cephelerde istenilen bir sonuç. Şahiniyle, güverciniyle bu meselemizin çözüme kavusması isteniyor. Şahinler bu işin militarist yöntemlerle halledilmesi konusunda hem fikir. Ancak otuz yıldan beri hal olmuyor işte! görünen gerçek bu. Çünkü karşı tarafın şahinleri de savaşın devamından yanalar. Barış isteyen, kendilerine biat etmeyen Kürt vatandaslara da zulm ederek, bölgelerini terk etmeleri sağlanmak isteniyor. Bir zamanlar devletin yaptıgı tehcirler gibi. İşin trajedik yanı; başka devletlerde ezilen, yönetimlerce zulm gören Kürt kardeşlerimiz de sığınılacak liman olarak Türkiye’yi görmekte olacaklar ki; ilk fırsatta TC’ye sığınıyorlar.
Çözümü bize dayatan Avrupa’ya, ABD’ye topyekün (Türkler ve Kürtler) ne kadar güvenebiliriz?
Bence hiç güvenemeyiz, güvenmemeliyiz. Anadolu’nun yönetimini Türklere bırakmayacak kadar önemli bulan emperyalistler, Anadolu’nun bir parçasını (Doğu ve Güneydoğu) Kürtlerin yönetimine bırakırlar mı? Asla bırakmazlar. Çünkü bu coğrafya başkalarınca da  sahiplenilmektedir. Doğu’da  Büyük Ermenistan, G. Doğu’da  Büyük İsrail’in Arzı-Mevut (vaat edilmis topraklar) ideali vardır. İsrail bayrağındaki iki mavi çizgi Nil ve Fırat’ı temsil etmekte, Nil ve Fırat arasındaki toprakları kendilerinin saymaktadırlar.
Üstelik Ermenistan’ı güçsüz görmek büyük yanılgıdır. Etki alanları  Hristiyan olmaları itibariyle geniştir. Ayrıca oynanan diğer bir oyun da Ermenilerle Kürtleri tarihi süreçte yaşanan kavgalara ragmen (Doğu Anadolu’nun sahiplenilmesi konusunda) emperyalistler barıştırmaya, kaynaştırmaya çalışmaktadırlar. Hedef bellidir; Öncelikle bu cografyayı T.C’den koparmak, sonra da ayrılınca zayıflayan parçaları halletmektir. Klasik böl, yönet! taktiği asırlardır süregelmiş ve sürdürülecektir.
Oynanan tüm oyunlara rağmen çözümü bu toprakların evlatları bulacaktır! Bulmalıdır!
        Başka da yolu yoktur…

Önceki ve Sonraki Yazılar