E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

İyi bir gazeteci gündem oluşturur

Değerli okuyucularım, yazılarımın yüzde yetmiş beşini sizlerden gelen istekler oluşturmaktadır.Benim kendi katkılarım sadece yüzde yirmi beşlerde kalır.          

 

Belki aklınıza şimdilik şöyle bir soru gelebilir, “Bu adama yazıları başkaları mı yazıpta veriyor? Hayır asla böyle birşey yok. Elbetteki ben yazıyorum. Yazmadan yana da hiçbir sıkıntım yoktur. Ben istesem günde beş gazeteye makale yazarım. Ama yalnız yazmak, veya da yazmak için yazmak istemiyorum. Yazar, yazdığı yazılarla gündem oluşturan kişidir. Gündem oluşturmuyorsa, insanları bir konu üzerinde düşündüremiyorsa, yazdığı yazıların anlamı yoktur. Yazı ses getirmeli, tepki kadar alkış da almalı. İşte o zaman gazetecinin yazıları amaçlarına ulaşmış olur.

 

Benim yazılarım, Söke’de Aydın’da okunuyordu. İzmir’de, İstanbul’da, Ankara’da okunduklarını bilmiyordum. İnternet çok müthiş bir şey. Adam yazımı okuyor ve bana anında alo diyor. Geçenlerde bankalarla ilgili “Kafalet sorunu” ile bir yazı yazmıştım. Bu yazının bu kadar ses getireceğini asla düşünemezdim. Bankacılardan biri, İstanbul’dan arayıp bana telefonda şunları söylüyor.

 

Yazını Gerçek Gazetesi’nin web sitesinde okudum. Sanki derdimi anlatmışım, size isteklerimi sipariş vermişim gibi bir yazı. Genel müdürüme, yazının çıktısını faksladım. Okuduktan sonra beni telefonla arayıp, “Doğruları içeriyor. Ama bankalar yasası ve mevzuatı uygulamaya engel. Belki ilerde yasalar böyle uygulamalara yatkın düzenlenirde işlerimiz kolaylaşır” diyor. Şu anda kefil yüzünden bir çok banka tıkanmış ve para satamaz hale gelmiştir. Gerçek ihtiyaç sahipleri de, kefil bulamadıkları için kredi talepleri geri çevirilmiştir. Konuyu dile getirip, gündem oluşturduğunuz için teşekkür ederim.

 

Ben bu arkadaşımızın sözlerine bir katkı yapmayacağım. Çok güzel dile getirmiş. Umarım ilgililer bu görüşü de hesaba katarlar. Bir başka dikkatimi çeken telefonda şu oldu. Söke’nin Çalışlı köyünden bir vatandaşımız konuşuyor. Yazıyı okuduğunu söylüyor ve bana telefon yolu ile ulaşıyor. Adamın sözleri şöyle: Tekin Hocam, sizi çocuk yaşımdan beri tanırım. Bizim Sarıçayı baraj yapacaklarını küçüklüğümden beri bilirim. Sarıçayın baraj olması yeterli olur mu? Olmaz mı? Onu bilemem ama, şunu söyleyeyim, tesbitinizdeki %60 kayıba aynen katılıyorum. Kusura bakmasınlar da, Söke’den Aydın’dan gelipte bir gün olsun bize, kurak sizleri nasıl etkiledi? Kayıplarınız ne oranda? denmedi. Çalışlı boğazı, Aslan yaylası, Karadud ve çevre köylerde zeytin ağaçları kurumaya başladı hayvancılık öldü. Oysa bizim zeytinliklerimizdeki çevrili alanlarda biz bol bol sığır beslerdik. Bu sene yazdığınız gibi kuraklık yalnız pamukları değil bir çok ürünü ve hayvancılığı da vurdu. Alakanıza teşekkür ederim. Afet kapsamına alınmalıyız.

 

Evet, bu okuyucumun görüşlerine de bir şeyler eklemedim. Böyle bir çok telefon gelir. Ben ancak bunlardan kamuyu ilgilendirenleri alır, yayınlarım. Bana gelen övgüleri ise, kaleme ve kaile almam. Bana hep övgüler gelmez. Bazen de gazetemizde olan hatalardan yakınmalar gelir. Hele benim yazılarımda yayınlananlar her nedense bana yansıyor. Değerli okuyucularım, benim diğer medyatörler gibi bilgisayarım yoktur. Ben hala rahmetli Ecevit gibi yazılarımı mekanik olan daktilomda yazıyorum. Bazen de elle yazarım. Benim yazılarımı, gazetede bilgisayardan aktarırlar. İşte hataların birçoğu bu aktarma anında olur. Bazen başlık başka, yazı başka; bazende ‘kült’ kültür olarak yazılır. Kültün anlamı başka, kültürün anlam

Önceki ve Sonraki Yazılar