Ne... Fakirleşiyor muyuz?

 

 

Böyle yazıyor bir önemli köşe yazarımız.

Yorumunun başlığına “Uyanın Giderek Fakirleşiyoruz.” diye başlık atmış.

Hadi, ya…

Nereden çıkardınız şimdi fakirleşmeyi.

Ne fakirleşmesi.

Görmüyor musunuz?

Hadi görmüyorsunuz, duymuyor musunuz?

Hadi duymuyorsunuz, hiç mi okumuyorsunuz?

Adam başına düşen Milli gelirimizin 12 bin YTL’ye çıktığından hiç mi haberiniz yok.

Eğer haberiniz yoksa el insaf be… el insaf.

Daha geçen hafta açıklandı, milli gelir. Bu güne kadar görülmemiş bir şekilde yükselmiş. Tam tamına %12 lere gelmiş.

Hatta ben de köşemde yazmıştım, bizim eve uğramadığını. Onu da mı okumadınız?

Bakıyorum da bazı kalemlerimiz maşallah yeni uyanıyorlar.

Sıcak paranın yavaş yavaş çekildiğini, çekilirken de kanımızı eme eme çekildiğini ancak gördüler.

Yazım hayatımda devamlı yazmıştım sıcak paraların şirinliğini.

Sıcak paranın şimdi çok tatlı geldiğini söylemiştim de, sonucunun, acı biber gibi yakacağını da ihmal etmemiştim.

Aha işte.

Başladı karın ağrıları.

Dünya ekonomisini bahane ederek piyasaların geldiği noktalar belli.

Günlerimiz gelecek kötü aylara gebe kalacak. Bakın görürsünüz.

Bakın daha kaç tane işletme kapısına kilit vuracak .

Belki daha kaç tane iş  patronu, Havai Adalarının, Bilmem ne adalarının veya ABD’nin yolunu tutup ortadan kaybolacaklar. Çuvallar dolusu paracıklarıyla.

Bizler avunalım bakalım,  %12 deki,  evimizin yanından dahi geçmeyen milli gelirimizle.

Deve kuşu gibi başımızı Ankara’nın sisi azalmış havasına sokalım da dışarıda olanları görmeyelim.

Biz içeride bir birimizi yemeye devam edelim. Sizler de ey ne mantığına sahip olanlar, sizler de daha kimler varsa bu memleketin hayrına çalışanlar, onları gammazlayın belirli yerlere.

Başta vatanımızın güvencesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahraman komutanlar olmak üzere, işadamlarımızı, siyasilerimizi hatta ve hatta eli kalem tutan yazar ve gazetecilerimizi karalamaya devam edin. Gözünüzdeki pembe gözlüğü çıkarmayın sakın. Belki memleket hayrına yapılanlara teşekkür edersiniz de alkış alamazsınız bir yerlerden.

İyi alkış alıyoruz doğrusu AB temsilcilerinden.

Baksanıza, adam çıkmış, Türk adaletinin yaptığı tutuklamalara alkış tutuyor. Neden acaba?

Türkiye’yi çok sevdiğinden mi yoksa işlerine öyle geldiğinden mi?

Yiyelim bakalım bir birimizi. Yiyin bakalım bir birinizi. Gündemi hep canlı tutun. Tutun ki kimse uyanmasın.

Yarımız Cumhuriyetçi, yarımız Milliyetçi, yarımız muhafazakar, yarımız dinci.

Ne oluyor yahu diyen çıkmayacak mı Allâh’ını severseniz bu memlekette.

İlla ki, Atatürk’ümü bekleyeceğiz, kurtarması için.

Bu memlekette ayrışan bu dörtlü görüş bir arada yaşayamayacak mı?

İlla ki, memleketi yönetmek için hep kavgalı mı olacağız?

Ya da birileri tarafından bol bol alkışlanacak mıyız?

Bir de çıkıyoruz, iş işten geçtikten sonra büyük gazetelerin sütunlarından “Uyanın Giderek Fakirleşiyoruz!” diyerek feryadı figan ediyoruz.

Bu da yetmiyormuş gibi, kurtuluşumuzu AB kapılarında arıyoruz.

İşte AB kapıları.

Geçen hafta görüşülen AB gündeminde Türkiye’deki azınlıklar konusu gündeme geldi.

“Türkiye’deki Rum ve Ortadoks’lara baskılar var” gündemine, Türk parlamenterlerinden de olumlu oy verilmiş. Hem de hükümet millet vekilleri tarafından.

İşte, Kıbrıs kararı.

Suskunlukları yaşayan Kıbrıs sonunda Tek devlet, tek bayrak’a dönüştü. Orada şehit düşen askerlerimizin ruhları sızlıyordur şimdi. Biz bunun için mi şehit düştük diye.

Fakirleşiyormuşuz.

Hadi oradan ya. Hadi oradan.

Sağ olasıca devletimizin verdiğin emekli aylığı ile gül gibi geçiniyoruz. Ay başı geldi mi, aylığımız alır almaz,önce bakkal seviniyor, sonra kasap, en sonunda da ya torun, o da yoksa evlatlar. Eğer onlara sıra kalırsa tabi.

Ne fakirleşmesi.

Bize az bile.

Bu kadar aydın, önder yetiştirmiş bir ülkede, onlardan fazla okumuş cahillerimiz olursa az bile.

Bu okumuş cahillerimiz değil mi ülkeyi bu hale getiren.

Onlar değil mi, hep bana diyerek keseri kendilerine doğru kestiren.

Onlar değil mi, 68 kuşağından sonra villalarda, boğazlarda, para basan iş merkezlerinin başında oturanlar.

Hem kim ki fakirleşecek.

“Ölmüş eşek kurttan korkmaz” diye bir atasözümüz var. Onu hatırlatmak isterim bazılarına. Biz fakirleşmiyoruz ya. Fakirleşen fakirleşir. Onlar kendi paralarını düşünsünler. Bize ne.

Kelin tırnağı olsa kendi başını kaşır. Biz de ne tırnak kaldı, ne saç.

Gönlümüz zengin gönlümüz…

Valla içeride sizler bir birinizi yerken, dışarıda da zil takıp oynuyorlar.

Yine söylüyorum, aklınızı başlarınıza alın.

Siz bir birinizi karalayın, bir birinizi tutuklattırın, bir birinizi kapattırın. Adına ister AKP deyin, ister CHP, ister Ergenekon.

8 şiddetinde gelecek ekonomik  deprem önce sizleri vuracak, haberiniz olsun. Biz vurulsak nasıl olsa bir ağlayanımız çıkmaz. Siz, kendi derdinize yanın.

Sıcak para bize hiç uğramadı.

Ne uyanması, ne fakirleşmesi? Biz zaten uyanığız, zaten fakiriz. Hiç uyumadık ki.  Hele hele hiç de zengin olamadık ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar