Egemenliğimizin kalıcı olması

Akşama kadar televizyonların karşısında borsa ve döviz piyasalarını takip edenler, ellerinin içini ovuşturarak sevinsinler. Sevinçleri yarım kalmadı. Uzun sürmedi, bekledikleri gerçekleşti. Bundan iki, üç sene öncesinde ki yıllar gibi TL’mizde olduğu gibi YTL’miz de tekrar yabancı paralar karşısında değer kaybetti ve değer kaybetmemek için can çekişiyor. Böyle giderse el birliğiyle de isteklerine ulaşacaklar. Bu nasıl mantıktır; Türkiye’de yaşayan insanlarımız gibi başka hiçbir insan topluluğu yoktur ki ülke parası değer kaybetmesini dört gözle bekleyip kazanç hesabı içinde olsunlar, sevinsinler.

Borsacılarımız, ihracat ve ithalatçılarımız ile ticaret erbapları her ekonomik krizde olduğu gibi yine kâr’lı çıkma peşindeler. Dövizin hangisi artar ise ona göre fiyat artıran, döviz düşünce de neden indirmiyorsun diye sorulunca “ ben bu malı yüksek fiyattan aldım” diyen, yani kendisini her krizden kâr’lı çıkaran zihniyet son günlerde yine hortladı. Merkez Bankası başkanı ataması, Danıştay saldırısı, Cumhurbaşkanlığı seçimi derken hedeflerine ulaştılar.

Elinde biraz parası olan bile koşuyor döviz alacam diye. Koştururken de avazı çıktığı kadar bağırıyor. Sözde çevresine de iyilik yapıyor ve: “arkadaşlar döviz fiyatları yükseliyor” diye nidalar atıyor. “YTL’den kaçın dövize yatırım yapın.” diyor. Ülkesini seven insan böyle davranış içinde olabilir mi? Bu vatanseverliğe, milliyetçiliğe yakışır mı? Bu kişilerin ve bunlara yandaşlık yapan insanların aklından şüphe etmek gerekir. Mutlu yaşamak varken bu hırs niye? Unutmayalım ki kefenin cebi yoktur. Bu dünyadan göçüp gittikten sonra önemli olan hakkımızda nasıl kişidir diye sorulduğunda “iyidir” dedirtmektir. Çıkarcı, paragöz, haris değildi denilmesidir.

Şunu düşünmemiz lazım ki; bu yollarla zenginleşmek ülkemizi fakirliğe doğru itelemektir. Ülkemizin milli geliri düştükçe geçim sıkıntıları başlayacaktır. Gelir dağılımındaki uçurumlar artıkça ülkemizi belirsiz bir kaosun içine çekecektir. Zengin ile fakirin arasındaki uçurum iyice açılması sonunda zenginlerimiz de rahatsız olacaktır. Ülkemizin zenginleşmesi, milli gelirimizin artması için; üretimimizi ve ihracatımızı artırıp, gereksiz alımlarlardan kaçınarak ithalatımızı azaltmamız gerekir. Yani cari açık vermememiz, aksine cari hesaplarda fazla yaratmak gerekir.

Ekonomimizin yara alması kimseye fayda sağlamayacaktır!

Ekonomizde yaşanan olumsuzlukların üzerine, yangına körükle gider gibi davranmamalıyız. Milliyetçiliğimizden, vatanperverliğimizden ödün vermemeliyiz. Vatanımızı korumak demek; sadece savaşarak sınırlarımızı korumak değildir. Ekonomimizin güçlü olması, egemenliğimizin de kalıcı olmasındaki unsurlardan biridir.   

Önceki ve Sonraki Yazılar