FAKÜLTENİN GELECEĞİ

Kalemi elime aldım ve bugün hangi konuyu dile getireyim, diye düşündüm. Konu bulamadığım için değil, her zaman gündem çok yüklü. İşte onlardan hangisini ele alayım diye düşünüyorum.

Hele siyasi gündem çok hareketli. Kış olmasına rağmen sosyal yaşamımız cıvıl cıvıl... Okullar, cuma günü yarıyıl tatiline giriyor. Türkiye seçim sathı mahaline girdi. Eksik olmasınlar, milletvekillerimiz, ufak tefek açılış ve temel atmalarda bile, bizleri yalnız bırakmıyorlar. Ancak nedense eskiden olduğu gibi vekillerimizin geliş ve gidişlerinde onurlarına kokteyller düzenleyemiyoruz. Tabi ki yanlış. Oysa alkolün etkisiyle onlarla daha iyi kaynaşır, dert döküp, derman ararız. Sormayın ne şanssızlık? Vah vah!!

Zaten Söke, oldum olası sahipsiz; Sahipsiz olduğu için de  bir bakıma şanssız. Yaklaşık on yedi yıldır ilçemize bir fakülte bile kuramamışız. Adnan Menderes Üniversitesi Rektörlüğü, “Fakülte binasını Sökeliler yapsın” diyor. Söke ise, “İlçemizdeki okulların yüzde seksenini biz yaptık. Fakülteyi inşa etmek ise size yakışıyor” diyor.

Böyle bir inatlaşma yaklaşık on beş yıl devam etti. Bu arada yüksekokul, Söke önderliğinde Ticaret Odası, Ticaret Borsası ve ilçemizdeki diğer kurumların katkılarıyla yüksek öğretime kazandırıldı. Hepsi bu kadar.

En azından on yıldan fazla sürede ilçeye bir fakülte kazandırmak için ne büyük çabalar harcandığını da cümle alem biliyor.

Ticaret Odası, Esnaf Kefalet, Şoförler Odası, Ticaret Borsası, Belediye, yardımsever Söke halkı ellerinde avuçlarında ne varsa fakültenin yapımına harcadılar ve ortaya bir eser çıktı. Sözde fakülte, bu yıl eğitim ve öğretime başlayacaktı ama rektörlük bazı eksiklikleri ileri sürerek eğitim ve öğretime başlamasına izin vermedi.

Belki inanmayacaksınız ama fakültenin 2011/2012 yılında eğitim ve öğretime geçmesi de çok zorlaştı. Okulun çevre düzenlemesini üstlenen belediye, henüz bu görevini yerine getirmedi. Diyelim ki belediye çevre düzenlemesini yaptı. Fakülte yine de eğitim-öğretime başlayamıyor. Çünkü ‘YÖK’ Söke’ye bir fakülte kurulmasına izin vermiyor.

Niçin vermiyor biliyor musunuz? Nüfusu 100 binden aşağı olan yerleşim birimlerine fakülte kurulma hakkı verilmiyormuş.

Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı! Aman efendim bu ne biçim bir yasaktır. İnsan anlamakta zorluk çekiyor. Türkiye’de 35-40 bin nüfuslu illere bile üniversite kurma ini verilir ama Söke’ye gelince illede “100 bin nüfusunuz olacak” diye diretiliyor.

Bu nasıl bir zafiyet ki, böyle bir yasaklamanın olduğundan kimsenin haberi yok. Hayret. YÖK: “Yüksekokul açabilirsiniz” diyormuş, onu da yasaklayın bari de olup bitsin.

İlçe Kaymakamı Mehmet Demirezer, Aydın Milletvekilleri’nin konunun üzerine eğildiklerini, Bakanlık ve YÖK düzeyinde temaslarını sürdürdüklerini söyledi. Onun için bu konuda fazla umutsuzluğa kapılmak yanlış. Önümüzde bir milletvekili seçimi var. Bu gibi işler seçim ortamında daha çabuk halledilir. Zaten Türkiye’deki hizmetlere bakın, hep böyle ortamlarda daha iyi hizmet alınmıyor mu? Bu açıdan bu sorunun kolayca çözüleceğine inanıyorum.

Hani doğrusunu söylemek gerekirse, burada Sökeli politikacıların büyük hatası var. Önceki gün köşemde değerlendirmesini yaptığım gibi “Büyüyen Söke’yi kendi ellerimizle küçülttük” Bir ilçe sınırları içinde hiç üç belediye olur mu? Sokak ve caddeleri birbirine karışmış, ticari yaşamı birleşmiş bir kenti, siz gelin de üç parçaya ayırın.

Niçin ayırdıklarını biliyor musunuz? Savuca, Özbey ve Yenidoğan Söke sınırları içinde olursa siyasi denge bozulurmuş.

Politikacılarımız böyle düşünüyor. Üç günlük denge için, yaptıkları yanlışlıkla Söke’nin geleceğini ipotek altına almışlar, hâlâ farkında değiller. Olay bu fakülte sorunun da bir kez daha ortaya çıkıyor.

 

RÜZGAR ENERJİSİ

2000 yılının başında dönemin Belediye Başkanı Beliğ Azbazdar ve Yardımcısı Osman Barut’un öncülüğünde, ovamızdaki rüzgar enerjisinden yararlanmak için çalışmalar başlatılmıştı. İlk olarak “Güç Birliği Holding”in kurulması için çalışmalar başlatıldı. O günün para değeriyle 1 milyar lira veren bu holdinge ortak oluyordu. Fazla bir para değildi ve az sayıda insan holdinge ortak oldu. O günlerde yapılan bütün kampanyalar fayda vermedi ve Güç Birliği Holding bir türlü yaşama geçemedi.

Holdingin bütün amacı, Söke Ovası’na koyacağı rüzgar pervaneleri ile elde edeceği enerjiyi ilgililere satacaktı. Ama bu tasarı o gün gerçekleşmedi. Fakat son günlerde edinilen bilgiye göre Söke Ovası’nda rüzgar enerjisinden elektrik elde etmek isteyen bazı iş adamlarımız sessiz sedasız çalışmalara başlamış.

Önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili haberleri daha detaylı bir şekilde sizlere aktarmaya çalışacağız.

 

BASIN ŞEHİDİ UĞUR MUMCU

24 Ocak 1993 tarihinde Ankara Rüzgarlı Sokak’ta arabasına konan bombanın patlamasıyla yaşamını yitiren Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Uğur Mumcu’nun ölümünün ardından tam 17 yıl geçti. Aradan geçen bunca zamana rağmen, Mumcu’nun katilleri hâlâ bulunamadı. Merhum Mumcu ilkelerinden hiç taviz vermeyen, meslek yaşamı boyunca Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusu oldu.

Mumcu’yu kim ve neden öldürdü? Kimin tekerine çomak soktu?

Bu cinayetin uluslararası bir bağlantısı olduğu belli. Ancak eldeki kırık kırsık küçük delillerle cinayet tam anlamıyla bir türlü aydınlatılamıyor.

Ölümünün 18. yıla bastığı şu günlerde basın şehidi Uğur Mumcu’yu ilçemizde de törenlerle andık. Ve hafta boyunca da anmaya devam edeceğiz. 26 Ocak Çarşamba günü ilçemize gelecek olan Prof. Dr. Kemal Kocabaş Yazıcıoğlu Konferans Salonu’nda bir panel düzenleyecek ve Mumcu CHPİlçe Teşkilatı’nda da törenlerle anıldı. Ruhu şad olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar