Zırt deliği

 E….. Geldik zurnanın zırt deliğine. Seçime bir gün kaldı. Vatandaş bana ne, siyasiler hop hop diyor. Vatandaşlar geçim derdinde. Kime sorsak kim gelsin diye, alınan cevap hep aynı. “Hepsi de aynı. Kim gelirse gelsin, bir şey değişmez. Olan yine bize olacak” diyorlar. Anlayacağımız vatandaş umudunu kesmiş, kaderine razı. Böyle gelmiş, böyle gidecek diyor. Yağma yok. Tabi ki böyle gelmiş, böyle gitmeyecek. Bu millet kendisine bir el uzatana, iki elle gitmesini iyi bilmiştir. Şimdi de, eğer kendisine önem vermeyenleri, değer vermeyenleri, biliyorsa, oy zamanı da süklüm püklüm kapısına gelerek oy dilenenlerin iki yüzlülüğünü iyi tahlil etmişse, pazar günü sandık başına giderek oyunu kullanıp, gereken yerlere haddini bildirecektir. Ben böyle biliyorum ve böyle de inanıyorum. Eskiler hep derdi ki, zurnanın zırt deliğinin sesi ince çıkar. Zurnacı istediği kadar nefesini zorlasın, zırt deliği dediğim dedik der ve ince çıkar. Hani derler ya.. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” diye. İşte öyle bir şey. Zırt deliğinden çıkan ses de, işte böyle olacak. Aheste aheste çıkacak. Hatta şimdiden çıkmaya başlamalı bile. Pazar günü, sabahın erken saatinde başlayacak seçim heyecanı, akşam beşe kadar sürecek ve keyfi aheste aheste çıkarak, tam tamına on saat kendisine eziyet edenlere işkenceler çektirecek. Bir gün, on saat, milletin gerçek efendisi halk, kral olacak. Öyle ki, hastane kapılarında sürünmekten mecalsiz kalıp da evine hapsedilen garibanlar bile vali gibi karşılanıp, arabalarla sandık başına taşınacaklar. Hatta ceplerine üç beş lira bile sıkıştırılacak. Ve, hatta evlerden alınmaya gidilirken bir iki çuval bile bırakılacak. Sokak ta çöplük karıştırarak ekmeğini arayanları görünce başını çevirenler, şimdi, bir gün onlara kul köle olmak için sıraya girecekler. İşte o zaman, esas millet olduğunu anlayacak o gariban. Ama ne çıkar. Bir gün. Bir günde ağa olsan ne olur, paşa olsan ne olur. 363 gün rezil olduktan sonra. Şimdi ne alaka var bunlarla, zırt deliğinin diyeceksiniz. Öyle bir alakası var ki sevgili okuyucularım. Öyle alakalı ki, tam fırsat. Hani, o on saat var ya. İşte o on saatte neler yapılmaz. Beş yıldır anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirenlere iyi bir ders verilmez mi? Onun için %100 Türk seçmeni sandık başına gidecek ve %100 oyun paylaşımı ile çok partili bir parlemento teşkil ettirilecektir. Öyle, sen iktidar ol, ben de muhalefet. Ara sıra da kavga edelim. Gül gibi geçinip gidelim devrini bitirmek lazım. İktidardayken en acımasız kelimelerle halkı küçümseyen, seçimlerde yumuşayan, sonunu görünce de tehditkar olanlardan hesap sormak lazım. Tamam iktidar olsun. Ama karşısında da üç, dört muhalefet olsun. Olsun ki, iktidar illa da benim dediğim olacak diyemesin. Mesela, Cumhurbaşkanını halkın içinden beraberce biz seçelim diyebilsin. Mesela, artık halkın içine girdiklerinde etrafında bir alay korumalar olmasın. Vatandaş da kendilerini daha yakından tanıyabilsin. Mesela, 363 gün NORMAL halk olan milletin  durumu, bir tek seçim ayında benim halkım düşüncesinde olmasın. Milli servetin dağılımını adaletli yapsın, bir avuç zengin türetmesin. Mesela, yağı yetiyor diye çocuklarına fabrikalar, şirketler, gemi orduları kurdurulmasın. Mesela, daha az vergi ödemesi yapabilmek için, özel kanunlar çıkartılamasın. Şimdi anladınız mı zırt deliğini. Anlayan anlıyor tabi. Eğer bu sefer de anlaşılamazsa, vay o zaman yandığımıza. O zaman asayı kapan İsa olur. Şimdi sıra bende. Sıra bizde. Sıra millette. “Yeter artık, söz milletin” Zurna sandık. Zırt deliği de ben olacağım. Aheste aheste sesimi çıkaracağım. Ondan sonra, kim başa gelecekse gelsin. Ben bir günlük padişah olayımda. Onun için tüm ülkesini seven Türkiye sevdalılarına sesleniyorum. Pazar günü herkes sandık başına. Herkes vazifesinin başına. Ama akıllı, bilinçli ve geleceğin Türkiye’sini kurmak için. İşte zurnan zırt deliğine geldik. Hayırlısı olur inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar